Sonra fahişelerimizi seçtikten ve uçak kalktıktan sonra, bana iş felsefesini anlattı. | Open Subtitles | ثمّ بعد ما اخترت وأقلعت طائرتنا، وصف لي فلسفته في العمل |
Hatta onun felsefesini yumuşatarak geleneksel topluma daha uygun hale getirmeye kalkıştılar ve tabii ki bu da Diyojen'in yaklaşımına temelden aykırıydı. | TED | كما حاولوا تخفيف فلسفته لتكون متقبّلة أكثر في أوساط المجتمع التقليدي والذي كان -بالطبع- على خلاف أساسي مع منهجه. |
Bunu onun felsefesini fazla basitleştirmek olur. | Open Subtitles | ذلك سيكون إفراطٌ في تبسيط فلسفته |
Demek istediğim, kendi eğitim felsefesini kullanman. | Open Subtitles | ما كنت أقصده أن تستعمل فلسفتك الخاصه في التعليم |
Demek istediğim, kendi eğitim felsefesini kullanman. | Open Subtitles | ما كنت أقصده أن تستعمل فلسفتك الخاصه في التعليم |
Onlar sevgiyi, büyüyü, güzelliği, kökenimizin tarihini ve felsefesini gelecek neslin vücutlarına yazdılar. | TED | كتبوا بها الحب السحر الجمال تاريخ و فلسفة نسبنا على أجساد الجيل التالي |
Dersin amacı tasarım dünyasının felsefesini öğrencilere tanıtmaktı. | TED | تهدف هذه الدورة إلى تقديم هؤلاء الطلاب إلى فلسفة عالم التصميم. |
Adamı öldürmeden önce onun felsefesini yok etmelisin. | Open Subtitles | قبل قتل الرجل يجب قتل فلسفته |
O iyi bir çocuk Manny. felsefesini seviyorum. | Open Subtitles | أنه فتي جيد لقد أحببت فلسفته |
Şimdi Harry Smith size felsefesini anlatacak. | Open Subtitles | هاري سميث" بدأ" يسمعك فلسفته |
Bu tatilim sürecinde, Ubuntu'nun Güney Afrika felsefesini hatırladım. | TED | أتعلمي في خلال إجازتي تذكرت حقًا فلسفة جنوب أفريقية هي أوبونتو. |
Tugginmypudha Aşramı'nın kendi kaderini çizme felsefesini sembolize ediyor. | Open Subtitles | والذي يمثل فلسفة العزيمة النفسية للبوذا لـ توجينامبودها آشرم |
Burada kendimiz hakkında ve birbirimiz hakkında öğrendiklerimiz, Carnelian'ın başarısının temel felsefesini oluşturuyor. | Open Subtitles | بل هو اختبار . فما نتعلّمه هنا بشأن أنفسنا و عن بعضنا البعض هو جوهر فلسفة |