Geri götürmem lazım. Arabam olmadığı için feribotla gitmem gerekti. | Open Subtitles | كان يجب علي أن أوصلها ليس لدي سيارة ، فاضطررت أن أركب العبارة |
Sen hesabı kapattığımızı söyle bana, ben de ilk feribotla Kanada'ya geçeyim. | Open Subtitles | أخبرني فقط بأننا صفينا حسابنا و سأكون على متن العبارة التالية إلى كندا |
Belki parka feribotla gitmemiştir. | Open Subtitles | ربما لم ياخذ العبارة مرة أخرى إلى المنتزه |
Acelesi olan zengin japonlar uçakla gidiyordu; diğerleri ise feribotla. | Open Subtitles | اليابانيين الأغنياء أو من هم على عجلة يستقلون الطائرة. والآخرون يركبون العبّارة. |
feribotla Dublin'e bir gezi planımız vardı | Open Subtitles | كنا قد خططنا ان نذهب لدوبلين على العبّارة |
Vega bizden, Grayson Montrose'ı kaçırıp, feribotla karşıya geçirmemizi ve 32. anayolun çıkışındaki terkedilmiş depoya götürmemizi istiyor. | Open Subtitles | فيجا تريد اختطاف جرايسون مونتروس ونأخذه عن طريق العبارة إلى مستودع مهجور فى الكيلو 32 على الطريق السريع |
Bu gece şiddetli bir fırtına bekleniyor, Şu an sizi feribotla göndermek istesek te, fırtına kopuncaya dek bir tane daha gelmeyebilir. | Open Subtitles | حسناً,هُناك عاصفة كبيرة مُتوقعة الليلة وإذا إصطحبناكِ الأن للجزيرة بواسطة العبارة, |
Şimdiye feribotla anakaranın yolunun yarısını tamamlamıştır bile. | Open Subtitles | ستكون فى منتصف الطريق الى البر الرئيسى على متن العبارة |
- Evet Hoover'ın adamlarına teslim edeceğiz. Sabah feribotla dönüyoruz. | Open Subtitles | سنعود على متن العبارة في الصباح |
feribotla geçebileceğimizi, nasıl bildin? | Open Subtitles | كيف علمت بأمر العبارة التي ساعدتنا؟ |
Güneye, İtalya'ya doğru gideceğiz, oradan da feribotla Yunanistan'a ve sonra ver elini Türkiye. | Open Subtitles | "سنتجه إلى الجنوب عبر "إيطاليا" ثم إلى "باري ...وبعدها سنأخذ العبارة إلى "اليونان" وثم إلى "تركيا" |
feribotla geldiniz, değil mi? | Open Subtitles | جئتي علي العبارة أليس كذلك ؟ |
Senden intikamımı alacağım, Tanrım! Yarın feribotla New Brighton'a gitmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين الذهاب في جوله في العبارة غداً في(برايتون)؟ |
Sormadan söyleyeyim, feribotla dönüyoruz. | Open Subtitles | وقبل أن تسأل, ميناء (هوك هولندا) إلى (هاريش). العبارة تم حجزها. |
Annenle ben feribotla Block Island'a gideceğiz! | Open Subtitles | ! أمك ِ وأنا سنأخذ العبارة لجزيرة بلوك |
Başsız bir ceset feribotla birlikte sürüklenerek geldi. | Open Subtitles | جثة مقطوعة الرأس في العبارة |
Bu Geirmundur Jonsson'un feribotla bir bağlantısı yok. | Open Subtitles | (كيريمندر جونسون) ليس له علاقة مع العبارة |
Demek, Dr. Sheehan bu sabah feribotla gelmiş. | Open Subtitles | ... ( إذن, د . ( شيهان جاء على متن العبارة هذا الصباح |
İlk evvel, tayyareyle Atina'ya oradan feribotla Girit'e. | Open Subtitles | أولاً، سنقلع بالطائرة نحو أثينا ثم سنركب العبّارة من هناك إلى كريت |
Üç. feribotla bir tane taktım. | Open Subtitles | ، لقد أدخلت واحداً معي إلى العبّارة |
Maine'den feribotla Yeni İskoçya'ya(kanada) geçiyoruz o zaman. | Open Subtitles | من (ماين) سنستقلّ العبّارة لـ (نوفا سكوشا). |