Fiziksel kanıtlar da oldukça kısıtlıydı. | Open Subtitles | كما أن الأدلة المادية كانت محدودة للغاية. |
Bu yön değişimi, kurumun, titizlikle toplanmış Fiziksel kanıtlar ve modern psikolojide kabul edilen "çoklu kişilik sendromu diye bir şey yoktur" fikri doğrultusunda kadük kalan bir savunma oluşturmasına sebep oldu. | Open Subtitles | طبيعة هذا التبادل... وضعَ أُسس الدفاع التي فشلت. ليس فقط بسبب دقّة جمع الأدلة المادية... |
Fiziksel kanıtlar göstermiyor, suç mahalli ise kesinlikle işaret etmiyor. | Open Subtitles | -ماذا ؟ لا الأدلة المادية ليست كذلك، مسرح الجريمة لا يشير لذلك |
Yan evde Fiziksel kanıtlar bulduk. | Open Subtitles | وجدنا أدلة مادية في المنزل المجاور |
Fiziksel kanıtlar üzerinde yürüyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم تدوسون على أدلة مادية |