görüyorsunuz ki, pil burada bu olanağı sağlayan anahtar cihaz. | TED | كما ترون, البطارية هي المفتاح الذي يعمل على تشغيل الجهاز. |
görüyorsunuz ki, hepimiz kütleçekimin tek bir şey yapan bir kuvvet olduğu fikrine alışkınız, cisimleri birbirine çektiği fikrine. | TED | كما ترون ، فقد تعودنا ان الجاذبية هي قوة تفعل شيئاً واحداً فقط تسحب الاشياء مع بعضها |
görüyorsunuz ki şehrin her yerine dağılmışlar. | TED | كما ترون ،. فانها تنتشر خلال ارجاء المدينة |
görüyorsunuz ki biri et lokantasına ve diğeri bir sebze restoranına gitmek üzere işaretlenmiş. | TED | ترى أحدهما موسومٌ ليشحن إلى مطعم لحوم والآخر إلى مطعمٍ نباتي. |
Bu yüzden bunun gibi sorulara baktığınızda, hayattan tatmin, görüyorsunuz ki her bir gelir basamağı ile birlikte hayattan tatmin de yükseliyor. | TED | واذا نظرتم الى أسئلة كهذه، الرضا عن الحياة ، ترى الرضى عن الحياة يرتفع مع كل درجة من الدخل. |
görüyorsunuz ki çocuklar, sizin küçücük canınız isteyince çekip gidemiyorsunuz? | Open Subtitles | كما ترون ، يا رفاق لا يمكن أن تذهبو كما تشائون حسناً ؟ |
görüyorsunuz ki Ulusal Sağlık Servisi inanıyor ki... bu en hızlı araç. | Open Subtitles | كما ترون, تعتقد وزارة الصحة انها تمتلك اسرع سيارة اسعاف |
Ama görüyorsunuz ki, çok ileri gidememiştik. | TED | لكن كما ترون أننا لم ننطلق بعيداً. |
Kardeşlerim görüyorsunuz ki buz hayata bağlı olarak kaybolmakta. | Open Subtitles | "كما ترون, الجليد الذي يعتمد عليه قومي فيالمعيشةسيختفي" |
görüyorsunuz ki, denemem başarı ve başarısız oldu. | Open Subtitles | لذلك كما ترون في تجربتي أنها نجحت وفشلت |
Belki de Meksika ve ABD arasındaki karşılıklı ilişkiyi örnekleyebilecek en iyi yol bir tahterevalli hayal etmektir. Olanların karşı tarafta olacakları doğrudan etkileyeceği bir tahterevalli. Çünkü görüyorsunuz ki sınır kendi başına ABD-Meksika ilişkilerinde hem sembolik hem de gerçek bir dayanak noktası ve iki komşu arasına duvar dikmek bu ilişkileri yaralar. | TED | وربما أفضل سبيل لشرح العلاقة الثنائية بين المكسيك والولايات المتحدة هي عن طريق تخيل أرجوحة، حيث تكون الأفعال على أحد الجوانب لها عواقب مباشرة على ما يحدث في الجانب الآخر، لأنه كما ترون الحدود نفسها هي عبارة عن طابع رمزي وأدبي للعلاقات بين أمريكا والمكسيك، وبناء الجدران بين الجيران يخل بهذه العلاقات. |
Bu gerçekten çok ilginç. Ama görüyorsunuz ki onu duyan yalnızca sizsiniz. | Open Subtitles | هذا شئ مثير حقا, ولكن كما ترى, انت الوحيدة التى سمعته |
Ah evet, görüyorsunuz ki Gerçekte.. | Open Subtitles | كما ترى حقيقة الأمر كما ترى يا لورد سميثويك |
Ama görüyorsunuz ki ben de diğer kadınlar gibiyim. Terliyorum. | Open Subtitles | ولكنك كما ترى إننى مثل النساء الاخريات تماماً، فأنا أعرق .. |
Evet, şimdi görüyorsunuz ki aşağıda ölü bir memur var, ...ve de sizin yaptığınızı söyleyen bir görgü tanığı. | Open Subtitles | حسنا , كما ترى لدي الان شرطي ميت ولدي شهود يقولون انه انتم من فعلها |
- Sanmıyorum. - Büyük bir iyilik yapmış olursunuz. görüyorsunuz ki uzun süredir banyo yapmadım. | Open Subtitles | ستُسدي لي معروفاً كبيراً كما ترى ، فأنا لم أستحم منذ زمن |