görebildiğimiz en düşük frekanslı ışık kırmızı ve en yüksek frekanslısı ise mor. | TED | أدنى تردد للضوء يمكن أن نراه هو اللون الأحمر أعلى تردد هو البنفسجي. |
O yönde bir kan izi yoktu. En azından görebildiğimiz bir iz yoktu. | Open Subtitles | أعني ليس هناك مسار دم يقود لهذا الإتجاه على الأقل لا شيء نراه |
İçerisinde evrenin görebildiğimiz kısmını temsil eden bir balon bulunmakta. | Open Subtitles | طبقا للثنعشري السطوح بالداخل عندنا بالونة تمثل الكون الذي نراه |
Yani bizim başka birşeye, etkilediği birşeye, kütleçekimsel olarak, etrafında görebildiğimiz şeylere bakmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لذا علينا النظر لشيء أخر يتؤثر بجاذبيته الأشياء المحيطة به التي يمكننا رؤيتها |
Yüz milyarlarca yıldız milyarlarca defa tekrar tekrar dönen galaksiler ve görebildiğimiz sadece bu. | Open Subtitles | مئات الملايين من النجوم ومليارات من المجرات وهذا فقط ما نستطيع رؤيته |
görebildiğimiz tek şey, şuradaki küçük kırmızı çemberin içinde bulunuyor olan gezegenden 10 milyar kat daha parlak olan yıldızın parıldayan büyük görüntüsü. | TED | كل ما نراه هو صورة كبيرة مشعة للنجم يشع عشرة ملايير ضعف الكوكب والذي يفترض بأن يكون تلك الدائرة الصغيرة الحمراء. |
Görünen o ki karanlık enerji evrenin %68'ini ve karanlık madde evrenin %27'sini oluşturuyor. Bu bize ve görebildiğimiz her şeye sadece %5'ini bırakıyor. | TED | يبدو أن الطاقة المظلمة تشكل ما يقارب 68% من الكون والمادة المظلمة ما يقارب 27% ، ويبقى فقط 5% لنا ولكل شيء آخر نراه. |
Bizim görebildiğimiz genişlemeyi yarattı ve evrendeki tüm parçacıkları bu büyük, ateşli kütle ısıttı. | Open Subtitles | خلقت التوسع الذى نراه, وسخَّنت كل الجزيئات فى العالم فى هذه الكتلة النارية الكبيرة. |
Aslında ışık spektrumu görebildiğimiz ışıktan çok daha geniş. | Open Subtitles | في الواقع، يمتد الطيف الضوئي ما يتعدى الضوء المرئي الذي نراه. |
görebildiğimiz her şey bu oktavlarla hesaplanıyor. | Open Subtitles | فجميع ما نراه إذاً يُفسر تلك المقطوعة الموسيقية. |
Ancak bu parlayan ışık topunda tüm görebildiğimiz uzun ve ardını süpüren bir kuyruktur. | Open Subtitles | لكن كل ما نراه كرة ضوءٍ متوهّجة وذيلٌ طويل ممتدّ |
İşin aslı, görebildiğimiz hayattan çok daha fazlası var. | Open Subtitles | والحقيقة هنا أنه يوجد في الحياة أكثر مما نراه |
Yarattığın bu dünya görebildiğimiz bu dünya çok güzel. | Open Subtitles | العالم ذلك ما خلقت ذلك ما نراه جميلآ |
Yıldızların tek görebildiğimiz şeyleri, eski fotoğrafları. | Open Subtitles | كل ما نراه من النجوم هو صورها القديمة |
Bak Dick, bu görebildiğimiz bir şey değil. | Open Subtitles | أنظر ياريتشارد, إنه ليس شيء نراه |
Bizim görebildiğimiz her şeyi görebiliyorlar! | Open Subtitles | لقد إخترقوا بثنا يا أماه، يمكنهم رؤية كلّ ما نراه! |
Bizim görebildiğimiz gerçeğin ötesinde bir gerçek. | Open Subtitles | حقيقة وراء الحقيقة التي يمكننا رؤيتها |
İşte, eğer yapabildiğimiz bağlantıların sayısı veri noktası çiftlerinin sayısıyla doğru orantılıysa, veri miktarında yüz kat artış, o veride görebildiğimiz örüntü sayısında on binlerce kat artıştır, bu sadece son 10 ya da 11 yılda olandır. | TED | الآن، إذا كان عدد الاتصالات التي يمكننا إنشاؤها يتناسب مع عدد من أزواج من نقاط البيانات، مئات الأضعاف في كمية البيانات هي ضرب عشرة آلاف مرة في عدد الأنماط التي يمكننا رؤيتها في تلك البيانات، هذا فقط في 10 أو 11 سنة الماضية. |
Tek görebildiğimiz kafasının arka tarafı. | Open Subtitles | كل ما نستطيع رؤيته هو مؤخرة رأسها |
Çünkü bütün bu zaman boyunca görebildiğimiz görmek istediğimiz "O". | Open Subtitles | لأن في ذلك الوقت كل ماكنا نستطيع رؤيته الذي كنا نريد رؤيته ...كان هي |