Örümceğin dış dünyaya verdiği tepkiyi iç dünyasında neler olduğunu anlayacak şekilde görebiliyoruz. | TED | فالعنكبوت يستجيب للعالم بطريقة تمكننا أن نرى ونعرف ما يحدث في عالمه الداخلي. |
Bir yangın resmine tepki olarak insanların yanaklarındaki kızarıklıktan vücut ısılarının arttığını görebiliyoruz. | TED | باستطاعتنا أن نرى إذا كان الناس يطلقون حرارة من خدودهم استجابة لصورة اللهب. |
Düşüncelerinizin, beyninizi yaratışını görebiliyoruz, ki bu gerçekten nasıl çalıştığına dair kilit noktadır. | TED | يمكننا أن نرى أفكارك تخلق دماغك، والذى هو فى الحقيقة مفتاح لكيف يعمل. |
Pekala, Bay Sanford, perdenin arkasında olduğunuzu görebiliyoruz. | Open Subtitles | حسناً سيد " سانفورد " نحن نراك من خلف الستائر |
Füzeyi görebiliyoruz. Hedefe yaklaşıyor. | Open Subtitles | لدينا توكيد مرئي للصاروخ انه متجه نحو الهدف |
Dünya döndükçe, konumumuzu görebiliyoruz. Sonra kitabı açıyoruz ve incelemek için bölümler arasında geziniyoruz. | TED | وبدوران الكرة الأرضية، يمكن أن نرى مكاننا. ثم يمكن أن نفتح الكتاب ونتحرك خلال الفصول لتصفح الكتاب. |
Amerika'da sahip olduğumuz yıkıcı zenginliğin iyileştirilmesi için bazı öncü fikirleri görebiliyoruz. | TED | يمكننا أن نرى بعض الأفكار أولا لإعادة ضبط بعض من الممتلكات المدمرة التي لدينا في أميركا. |
Neredeyse önsezimizin bilgisayar tarafından sahnelendiğini görebiliyoruz, zihnimizin gözünde işlemden geçen bütün o verilerin betimlenmesi. | TED | يمكن أن نرى تقريباً حدسنا يُمثل على حاسوب، مصوراً كل البيانات التي تعالج في عقلنا. |
Çocukların neyle etkileştiklerini an be an görebiliyoruz. | TED | نستطيع أن نرى لحظة بلحظة ما الذي يجذب الأطفال. |
Oksipital lobumuz gelişiyor, böylece dünyayı görebiliyoruz. | TED | لدينا الفص القذالي حتى يمكننا أن نرى في الواقع العالم |
Artık yaşayan bir beynin içini görebiliyoruz. Tekil nöronlar arası bağlantıların oluşumunu gerçekleştiği sırada, ateşlendiği anda görebiliyoruz. | TED | يمكننا الآن أن نرى داخل دماغ حي ونرى روابط خلية بينية فردية متواصلة فى أوقات حقيقة، ترسل إشارات فى أوقات حقيقة. |
Sizi görebiliyoruz ama mekiğin bilgisayarı bir kesişme rotası bulamıyor. | Open Subtitles | نستطيع ان نراك لكن حاسب المكوك |
Kazmaya devam et, seni hala görebiliyoruz. | Open Subtitles | استمر , يمكننا ان نراك |
Füzenin geldiği yeri görebiliyoruz. | Open Subtitles | لدينا توكيد مرئي للصاروخ انه متجه نحو الهدف |
görebiliyoruz ki: Atış nerede? Potaya olan açı ne? | TED | بامكاننا ان نرى: اين اللقطة؟ أي زاوية الى السلة؟ |
diyorlar. Artık tümörü görebiliyoruz ancak henüz doktora bunu göstermiyoruz. | TED | إذن الأن يمكننا رؤية الورم، و لكننا لن نظهر هذا للطبيب بعد. |
bir çarpışmaya doğru gittiğini görebiliyoruz ve tek yapabildiğimiz kendimizi çarpışmaya hazırlamak. | Open Subtitles | نراهم في مسار التصادم، ولا يسعنا سوى تحضير أنفسنا للارتطام |
En çok internet kulllanımın olduğu yeri görebiliyoruz, Kuzey Amerika ve Avrupa'nın ortası, dünyanın geriye kalanı, sayısal uçurum karanlığında kaybolup gidiyor. | TED | نرى أن أكثر هذه الاتصالات متمركزة في قارتي أمريكا الشمالية وأوروبا، في حين أن بقية العالم يتيهون في ظلام تلك الفجوة الرقمية. |
Bu odadan, her hastanın yaşam bulgularını görebiliyoruz. | Open Subtitles | من هذه الغرفة، نستطيع مراقبة إشارات المرضى الحيوية |
İnançsızların göremediği şeyleri görebiliyoruz. | Open Subtitles | نحن يمكننا أن نرى ما لا يراه غير المؤمنين |
görebiliyoruz ki bu hikayeler, dile bağlı olarak küçük değişikler gösterse de, tarih boyunca kendilerini tekrar etmişler. | TED | وبإمكاننا مشاهدتها تتكرر عبر التاريخ مع إختلاف بسيط لتعكس لغة ذلك العصر. |
Sıradaki, şehirler arası, dünyadaki internet trafiğini görebiliyoruz, ve bilişim alışverişinin çoğunlukta olduğu yerler, yine Kuzey Amerika ile Avrupa arasında, dünyanın geriye kalanı ise herhangi bir fikir ve bilgi yayınlamıyor. | TED | وبالتالي، نرى أيضا اتصالات فيما بين المدن في أنحاء العالم ونرى أن أكثر المعلومات المولدة تأتي من أمريكا الشمالية وأوروبا، في حين أن بقية العالم لا يبثون أفكارهم ومعلوماتهم. |
Şimdi şaşırtıcı detayları görebiliyoruz. | Open Subtitles | والآن بوسعنا مشاهدة تفصيل مذهل. |