"göreceli bir" - Traduction Turc en Arabe

• نسبي
• عباره عن شي

En güvenli yolu onlar biliyor ancak burada "güvenli" göreceli bir kavram.
فهم يعرفون الممرات الأكثر أمانا الأمان هنا هو مصطلح نسبي

Amerikan halkının göreceli bir güvende yaşamasının tek yolu bu.
انها الطريقة الوحيدة التي تمكن الشعب الأمريكي من العيش بآمان نسبي.

Ve burada birden eğriler arasında harita oluşturmaya başlıyoruz bu eğrilerden sayısal olarak faydalanabiliyoruz, eğriler ve şekiller arasında göreceli bir harita oluşturuluyor.
وهنا نحن بدأنا فجأة ليكون لدينا تعيين بين الانحناء الذي نتمكن من استغلاله عدديا ، تعيين نسبي بين انحناء و[خطاب].

Bu yatırımcıların kaybeden hisselere neden daha fazla tutunduğunu açıklar - çünkü bunları göreceli bir şekilde değerlendirirler.
وهو السبب أن مستثمري الأسهم يحتفظون بأسمهم الخاسرة لمدة أطول -- لأنهم يقيموا هذه الأسهم بشكل نسبي.

Zaman göreceli bir kavramdır, Charlie.
الوقت عباره عن شي موضوعي تشارلي

Hastalık benim için göreceli bir kavram oldu.
المرض أصبح مصطلح نسبي بالنسبة لي.

Korku göreceli bir şeydir. Ben her zaman bulurum.
الخوف هو شيء نسبي, لطالما وجدته

Bu göreceli bir terim öyle değil mi?
فوضوي؟ ذلك مصطلح نسبي أليس كذلك؟

- Ana Sayfa göreceli bir terimdir.
المنزل هو مصطلح نسبي

Yalnızlık göreceli bir tanım, Doktor.
الحبس الانفرادي تعبير نسبي

Eee... "Büyüklük" göreceli bir kavramdır, değil mi?
هل هو كبير ؟ في الحقيقية "كبير" عبارة عن مصطلح نسبي .

"Yakınlık" göreceli bir kavram.
القرب مصطلح نسبي

Adalet, tıpkı güzellik gibi göreceli bir kavramdır.
العدالة كالجمال، هي أمر نسبي.

Bu göreceli bir terim.
انها مصطلح نسبي.

"Aptal" göreceli bir kavramdır.
حسناً، مجنون تعبير نسبي.

Zannımca masumiyet göreceli bir kavram.
أفترض أن البراءة شىء نسبي.

Değer göreceli bir kavramdır.
القيمة هي شيء نسبي

İnanç göreceli bir kavramdır.
يُعد الإعتقاد مفهوم نسبي