| Hep birlikte gidip görevli biriyle konuşalım ve onlara bizi burada tutamayacaklarını anlatalım. | Open Subtitles | يجب أن نذهب بشكل جماعي ونطلب التحدث مع المسؤول ونجعلهم يفخمون بإنهم لا يجب عليهم الإحتفاظ بنا هنا |
| Merkez Terminal, burası kumanda merkezi, görevli kim orada? | Open Subtitles | المحطة الطرفية الكبيرة, معك مكتب القطار الرئيسي من المسؤول هنا؟ |
| Sosyal görevli çocuk istismarı ihbarına cevap veriyor. | TED | يستجيب موظف الرعاية لبلاغ عن حالة إساءة لطفل |
| İlginizi çeken birşey görünce ürünü aldığınızda görevli kişi ürünü tarayabilir ve ürün mağazanın herhangi bir yerindeki bir ekranda görüntülenebilir. | TED | تتناول الجهاز، ومتى رأيت شيئًا أعجبك يقوم الموظف بمسحه بالجهاز وبذلك يمكن عرضه على أي شاشة في أنحاء المتجر |
| Bana dosya numarasını ve bu dava ile görevli müşavirin adını verebilirmisin? | Open Subtitles | هل تستطعين ان تعطيني رقم القضية و اسم المحامي المسئول عنها ؟ |
| İki gün sonra koku ve tat almakla görevli sinir uçları iyileşmeye başlar. | TED | بعد يومين، تبدأ النهايات العصبية المسؤولة عن الشم والتذوق في التعافي. |
| Göçmen bürosunda görevli rüşvetçi bir İtalyan'ın yardımıyla Arjantin'e kaçmayı başardı. | Open Subtitles | بمساعدة مسئول هجرة إيطالى فاسد إستطاع الحصول على "الإنتقال إلى "الأرجنتين |
| Sekiz yaşındayken, sosyal görevli ona sizinle mi kalmak istediğini yoksa evlatlık mı verilmek istediğini sormuş. | Open Subtitles | عندما كان في الثامنة، طلبت منه عاملة إجتماعية إن كان يريد البقاء معك أو التبني |
| Ben bu bölgeyi yok etmekle görevli Ulusal Simyacıyım. | Open Subtitles | أنا الكيميائي الرسمي المسؤول عن إبادة هذه المنطقه |
| İşte bu. Otobüs terminalinde görevli olan herkes burada. | Open Subtitles | الآن أنت المسؤول خذ رجالك و اذهب بهم للاأعلى |
| görevli memurla konuştum ve Buz Kıracağı'nın hiçbir şey söylemediğini söyledi... | Open Subtitles | لقد تحدثت مع الضابط المسؤول, وقال أن معول الثلج لم يقل شيئا |
| Bunu yapmak için, olayı kayıt altına almak üzere Propaganda Bakanlığı'ndan bir görevli getirildi. | Open Subtitles | للقيام بهذا أحضروا له موظف من وزارة الدعاية والذى كان عليه كتابة الأوراق الرسمية الخاصة بذلك |
| Bizim bölgede bir tane sosyal bir görevli var. | Open Subtitles | هنالك موظف خدمات إجتماعية في منطقتنا. أعتقد أن اسمه هاري. |
| 14 ay önce, Ocakta bir pazartesi günü, yaklaşık 60 federal görevli her zaman olduğu gibi iş için evden çıktılar. | Open Subtitles | ذهب ستون موظف فدرالي إلى عملهم كما كانوا يفعلون دوما في مبنى روزفلت الفيدرالي في وسط سانت لويس |
| Buradaki aptal görevli, bay Graham'le mi yoksa bayan Graham'le mi görüşeceksiniz diye sordu. | Open Subtitles | الموظف الغبى هنا سألنى ان كنت اريد التحدث الى السيد او السيدة جراهام |
| Davada görevli olan FBI ajanı hastaneye kaldırıldı. | Open Subtitles | عميل اف بى اى المسئول عن التحقيق قد ادخل المستشفى |
| İşiniz bitince bardakları bırakın, bir görevli gelip onları alacak. | Open Subtitles | عندما تنتهو إتركوا الأكواب و سوف تجمعها المسؤولة |
| O görevli senin hakkında yanılıyordu. | Open Subtitles | وعاملة الخدمه الإجتماعيه هذه مخطئه بشأنك |
| Bu durumların hepsinde de, Edwin, görevli olan hemşire sendin. | Open Subtitles | وفي كل واحده من تلك الحالات كنت انت الممرض وقتها |
| Aktarma yaptığımda, oradaki görevli hemen rapor edeceğini söylemişti. | Open Subtitles | عندما بدلت القطارات, قال ذاك المضيف أنه سيبلّغ عن الأمر |
| Onu evlat edinen bir sosyal görevli. Onu terapi vermek için aldı. | Open Subtitles | موظفة الخدمات الإجتماعية التي تبنته، تحمله على الكتابة كعلاج |
| Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa, lobide bir görevli olacak. | Open Subtitles | اذا احتجت الى اي شيء هناك ضابطا في البهو |
| görevli memurla konuştum, yetkili teğmeni uyandırmasını sağladım o da bir yerlerdeki albaydan dosyayı çıkarmasını istedi. | Open Subtitles | ومن ثم ذهبت لهناك ,وتحدثت مع الضابط المناوب وجعلته يوقظ الملازم المسؤول |
| Sonra şu klişe var: Afrikalı diktatör, bakan ya da resmi görevli. | TED | ثم هناك تلك العبارة المبتذلة، الدكتاتور الأفريقي أو وزير أو مسؤول. |
| İnan bana, o görevli şaka gibi biri ama evet, bir sosyal hizmet görevlim var. | Open Subtitles | صدقيني الأخصائي الأجتماعي كان نكته لكن, نعم, لدي واحد |