Bu gözlemlere uzay ve zaman açısında devasa bir ölçüde ihtiyacımız olduğundan dolayı daha da çetrefillidir. | TED | بل إن الأمر أكثر تحديا لأننا بحاجة لتلك الملاحظات العلمية بحجم ضخم في الزمان والمكان. |
Bu tablo bu denli egzotik olmasının yanında, günün birinde gözlemlere de dayandırılarak, diğer evrenlerin varlığı ortaya konulabilir. | TED | ومثل غرابة هذه الصورة من المحتمل ان تكون يوماً ما مرتكزة على الملاحظات التي تتبنى وجود اكوان اخرى |
Fizik, deneylerin sonucuyla ilgilenir veya konu astronomi ise gözlemlere dayanır. | Open Subtitles | يتعامل مع نتائج التجارب, أو فى حالة علم الفلك, الملاحظات. |
Yeni gözlemlere dayanarak saat bir civarında. | Open Subtitles | اعتمادا علي الملاحظات الجديدة حوالي الساعة الواحدة |
Aslında artık Kepler'ın edindiği ve diğer benzer gözlemlere dayanarak yalnızca Samanyolu galaksisindeki 200 milyar yıldızı düşünürsek bile her yıldızın en az bir gezegeni olduğuna inanıyoruz. | TED | في الحقيقة، طبقًا للملاحظات التي أخذتها Kepler وبعض الملاحظات الأخرى المشابهة، إننا نؤمن الآن أنه من ضمن 200 مليار نجمة في مجرة درب التبانة وحدها، فلدى كل نجمة يوجد، في المعدل، كوكب واحد على الأقل. |