Durumunu incelediğimde, artık onun için yapılabilecek hiçbir şeyin kalmadığını farkettim, ve diğer bir çok olayda olduğu gibi, gözlerimin içine baktı ve o soruyu sordu: - Ölecek miyim? | TED | و بينما اقيم حالته ادركت انه لا يوجد شئ استطيع فعله له و كحالات كثيرة اخري, نظر في عيني و سألني هذا السؤال:"هل سأموت؟" |
Durup gözlerimin içine baktı ve küçük ağzını açtı. | Open Subtitles | توقف و نظر في عيني و فتح فمه الصغير |
Orospu çocuğu gözlerimin içine baktı ve beni vurdu. | Open Subtitles | ابن العاهرة نظر في عيني واطلق علي |
Defibrilatör pedlerini göğsüne yerleştirdiğimde, az sonra olacaklara hazırlanırken, gözlerimin içine baktı ve: " Keşke bencillik yapmak yerine çocuklarım ve torunlarım ile daha çok vakit geçirseydim" dedi. | TED | و بينما اضع جهاز الصدمة الكهربائية علي صدره و استعد لما سيحدث نظر في عيني و قال "اتمني لو انني امضيت وقت اكثر مع اولادي و احفادي" بدلاً من ان اكون اناني في وقتي |
gözlerimin içine baktı ve onu korudu hem de o kızlara tecavüz ettiğini bile bile. | Open Subtitles | لقد نظرت في عيني وقامت بالدفاع عنه مع العلم بأنه قام بتخدير واغتصاب كل تلك الفتيات |
dedi. Sonra gözlerimin içine baktı ve şöyle dedi: "Anne, benim annem olduğunu söylemekten çok gurur duydum." | TED | وثم نظرت في عيني وقالت، "أمي، كنت فخورة جدا لأقول أنك أمي" |
gözlerimin içine baktı ve dedi ki: | Open Subtitles | ...نظر في عيني و قال |
gözlerimin içine baktı ve dedi ki... | Open Subtitles | نظرت في عيني مباشرة ...و قالت |