Diplomatik araç kutusu aslında iletişimimizi güçlendirmek için kullanabileceğimiz değişik araçlarla dolu. | TED | ادوات الدبلوماسية مليئة فعليا بادوات مختلفة يمكن ان نستخدمها لتقوية تواصلنا |
1935'de, İtalyan Mühendisler Birliği güçlendirmek için temele harç kattılar. | TED | في عام 1935، حَقَنَ فيلق المهندسين الإيطاليين المونة الإسمنتية لتقوية الأساس. |
Baba-oğul arasındaki dostluğu güçlendirmek için açıkhava tatilinden iyisi yoktur. | Open Subtitles | سنقيم مخيما.. لاشي مثل النزهات العظيمة لتقوية الرابطة |
Burayı güçlendirmek için teçhizatımı getirmem gerekecek. | Open Subtitles | أنا سأكون بحاجة إلى جلب معداتي لتحصين هذا المكان |
Kiliseyi güçlendirmek için döküntü mezar taşlarını kullanmak ahmaklık. | Open Subtitles | لتحصين الكنسية فهذا غباء ولإستخدام الصخور فهذه حماقة |
Böylesi önemli günler, birleşmeleri güçlendirmek için iyi birer fırsattır. | Open Subtitles | تعرفين في مناسبات كهذه غالبا تكون فرصا كبيرة لتعزيز التحالفات |
1916 yazında adi suçlular Verdun'da ateş altında eriyen birlikleri güçlendirmek için askere alındılar. | Open Subtitles | في صيف عام 1916 سُجّلوا تحت قائمة مجرموا القانون العام ثم أرسلوهم لتقوية الكتائب التي أذيبت في نيران فيغدن |
Bu alet özel olarak bel kaslarını güçlendirmek için tasarlanmış. | Open Subtitles | نسيت تمرين البطن هذا مع خصيصاً لتقوية لبك |
Aynı zamanda kardiyovasküler sistemimi güçlendirmek için bir egzersiz rejimine girmeyi de düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أيضاً أخطط لبدء تمرين غذائي مصمم لتقوية نظام الوعاء القلبي |
Napoli'ye kan ve aile bağlarımızdaki yakınlığımızı güçlendirmek için bir şans sunuyoruz. | Open Subtitles | "سنعرض على "نابولي فرصةً لتقوية قرابتنا معهم في رباط الدم و العائلة |
Yeni bir dostluğu güçlendirmek için düşünceli bir hediye gibisi yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد أفضل من الهدية الرصينة لتقوية صداقتك الجديدة. |
Hava Kuvvetleri, bu tehditi karşılamak ve hava savunmasını güçlendirmek için Yarı-Otomatik Bölgesel Savunma sistemi, SAGE'i geliştirmiştir. | TED | ولمواجهة ذلك فإن القوات الجوية كانت تعمل على تطوير SAGE، "نظام دفاع أرضي شبه أوتوماتيكي"، لتقوية دفاعاتنا الجوية. |
Başkan Snow, şehrin merkezini güçlendirmek için barış gücünü geri çekti. | Open Subtitles | لقد قام الرئيس (سنو) بسحب (المحافظين على السلام) لتحصين مركز المدينة |
Erkeklerimiz sınırları güçlendirmek için Rautu'ya gittiler. | Open Subtitles | رجالنا ذهب إلى Rautu لتحصين الحدود. |
Sabah erkenden, kahvaltıdan hemen sonra, küçük bir tımarlamayla dostluğu güçlendirmek için en iyi zamandır. | Open Subtitles | الصباح الباكر، بعد الإفطار هو أفضل وقتٍ لتعزيز الصداقات، مع قليل من الإستمالة |
Grefti güçlendirmek için alt katmana da dikiş atacağım. | Open Subtitles | أريد التعمق لإضافة بعض الغرز لتعزيز الترقيع |
Sonra bu DNA'yı güçlendirmek için kanserle bağlantılı genom kısımlarında kanser genonu projelerinden elde ettiğimiz bilgiye dayanarak moleküler biyoloji yöntemleri kullanıyoruz. | TED | ثم نستخدم تقنيات البيولوجيا الجزيئية لتعزيز الحمض النووي، في مناطق الجينوم المعروف أنها مرتبطة بالسرطان، معتمدين على المعلومات الآتية من أبحاث جينات السرطان. |