Biraz viski, bir fahişe ve onlar yüzlerinde koca bir gülümseme ile cehenneme doğru yürümeye başladılar. | Open Subtitles | , شراب ويسكي هنا و عاهرة هناك وسوف يذهبون إلى الجحيم بابتسامة عريضة على وجوههم |
Dünyanın hali böyle. Biz de bunu yüzümüzde bir gülümseme ile karşılamalıyız. | Open Subtitles | هذا هو حال العالم ولا بد من أن نتقبله بابتسامة |
Garip bir gülümseme ile bana bakıyordu. | Open Subtitles | ظل ينظر إلي بابتسامة صغيرة وغريبة |
Altmış dolarlık şarapları plastik bardakta. Ve servislerini büyük bir gülümseme ile. | Open Subtitles | . و 60 دولار لزجاجات الخمر فى كؤوس بلاستيكية والخدمة تكون مع ابتسامة كبيرة |
Neşeli bir gülümseme ile döndü... | Open Subtitles | انها تلتف مع ابتسامة مشرقة،،، |
İşte o günde, işte o günde Ayrıldık yüzümüzde gülümseme ile | Open Subtitles | افترقنا بابتسامة يومها. |
Bir ağacın dalı üzerinde oturan kocaman bir gülümseme ile? | Open Subtitles | *"أتتذكّر حين رأت "أليس" قط "شيشاير جالِساً على فرع شجرة بابتسامة كبيرة؟ قطخيالىفى قصصأليسفىبلادالعجائب لمؤلفها "لويس كارول" (منقول) |
Ölümcül bir gülümseme ile bir mil mesafede ölümcül. | Open Subtitles | قاتل من "ميل ، مع ابتسامة قاتلة. |
A, yüzünde gülümseme ile bana gerçeği anlattı. | Open Subtitles | وقال لي ( أ ) الحقيقة مع ابتسامة |