Bir şey onu Güneş'e doğru itip yerinden oynatmışsa... | Open Subtitles | حتى جاء شيء ما وفرقهم مرسلاً إياهم نحو الشمس |
Kuyruklu yıldızımız Güneş'e doğru hızlanır ancak düz bir yol izlemez. | Open Subtitles | يتسارع مذنّبنا نحو الشمس لكن ليس مساره مستقيمًا |
Güneş sistemimizi doldurur ve bir kuyruklu yıldız daha hızlı Güneş'e doğru hareket etmeye başlayınca güneş rüzgârı daha da kuvvetlenir. | Open Subtitles | تملأ نظامنا الشمسي وبينما يبدأ المذنّب بالاقتراب أكثر نحو الشمس |
Kütleçekimi, gezegenleri Güneş'e doğru çekiyor ama yörüngesel ivmelerinden dolayı Güneş'in çevresinde dönmeye devam edip, onun içine düşmüyorlar. | Open Subtitles | تقوم الجاذبية بسحب الكواكب نحو الشمس ولكن بسبب عزمها الدائري تبقي على حركتها حول الشمس ولا تسقط داخلها |
Doğruca Güneş'e doğru değil, ancak yakınlarına doğru. | Open Subtitles | ليس نحو الشمس مباشرة، لكن جانبها |
Sık sık, bir tanesi Güneş'e doğru düşer. | Open Subtitles | بين الحين والآخر، يسقط أحدها نحو الشمس |
Güneş'e doğru düşmek zorundadırlar. | Open Subtitles | عليها أن تهوي نحو الشمس |
Güneş'e doğru dalıyorlar. | Open Subtitles | تنطلق نحو الشمس |