Güneş'ten kopan bu kızgın radyoaktif plazma kütlesi nereye gider? | Open Subtitles | بينما تغادر هذه البلازما الإشعاعية عالية الطاقة والحرارة من الشمس |
Gezegenlerin devinimini Güneş'ten gelen bir kuvvetin yönettiğinde hem fikir olduk. | Open Subtitles | اتفق جميعنا بأن قوة جذبٍ ما من الشمس تتحكم بحركة الكواكب. |
Bunun sebebi, Neptün'ün yörüngesinin ötesinde Güneş'ten yaklaşık 5 milyar kilometre uzakta kuyrukluyıldızların oldukça sessiz bir yaşam sürmesidir. | Open Subtitles | ذلك لأنه بعد مدار نيبتون على بعد خمسة مليار كيلو متر من الشمس تقريبا لدى المذنبات حياة هادئة جداً. |
Ancak derin yüzeyaltı Güneş'ten tamamen kopmuş bir dolaşım sistemi gibi. | TED | لكن السطح العميق يشبه نظام دورة دموية منفصل تمامًا عن الشمس. |
Gezegen Güneş'ten uzaktayken bu alan uzun ve dar, | Open Subtitles | عندما يكون الكوكب بعيدا عن الشمس ، تكون المساحات طويلة ورقيقة |
Buz, gezegeni neredeyse tamamen kapladığında Güneş'ten gelen sıcaklığın büyük kısmı uzaya geri yansıyordu. | Open Subtitles | يوماً ما كان الثلج يُغطّي الكوكب بأكمله، معظم حرارة الشمس كانت تنعكس عائدةً إلى الفضاء. |
Gezegenlerin devinimini Güneş'ten gelen bir kuvvetin yönettiğinde hem fikir olduk. | Open Subtitles | نتفق جميعاً أن قوة جذبٍ توجد من الشمس وتتحكم بحركة الكواكب |
Güneş'ten Dünya'yı yüksek hızlı atomaltı parçacıklarla bombalayan büyük manyetik kopmalara güneş patlamaları denir. | TED | التوهجات الشمسية عبارة عن هيجانات مغناطيسية من الشمس والتي تقذف الأرض بجسيمات ذرية عالية السرعة. |
Karbon dioksit Güneş'ten gelen ışığı doğrudan soğurmaz. | TED | لا يمتص ثاني أكسيد الكربون الضوء مباشرةً من الشمس. |
Bir avuç kadar yeterli.. Enerjisinin çoğunu Güneş'ten alıyor. | TED | تحتاج مقدار قبضة فقط. فهي تحصل على معظم طاقتها من الشمس. |
Güneş'ten gelen farklı uzunluklardaki ışık dalgaları Dünya'ya çarpıyor. | Open Subtitles | موجات الضوء المختلفة الطول الآتية من الشمس تضرب الأرض |
Ve özellikle, Güneş'ten dört defa daha uzakta, suyun yoğunlaşıp katılaştığı bir noktayla karşılaşıyoruz. | Open Subtitles | حوالي أكثرمن أربع اضعاف المسافة من الشمس الى الأرض وجدنا نقطة ماء تكثّفت وأصبحت صلبة |
Çünkü Güneş'ten çok uzakta her şey daha yavaş oluştuğu için tüm bu süreçler yavaşlıyor. | Open Subtitles | لأن كلّ شيء يحدث أبطأ كلما بعدت المسافة من الشمس ، لذا كلّ هذه العمليات تتباطأ |
Bilimadamlarının Güneş'ten bu kadar uzaktaki ilk koşullarla ilgili yeterli bilgileri yok. | Open Subtitles | العلماء لا يعرفون بما فيه الكفاية عن الأحوال المبكّرة لأولئك البعيدين من الشمس |
İçinde daha az enerji üretiyor ve Güneş'ten daha az enerji alıyor. | Open Subtitles | يولّد حرارة أقل بداخله ويستقبل من الشمس طاقةً أقل |
Bay Güneşışını ile tanış. Güneş'ten Dünya'ya kadar onca yol geliyor. | Open Subtitles | قابلي السيد شعاع الشمس إنه يأتي من الشمس لزيارة الأرض |
Güneş'ten fışkırıp uzaya saçılan kütle miktarı Everest'in kütlesine eşdeğer olabilmektedir. | Open Subtitles | يمكن لإنفجاراتها أن تكون بحجم جبل إيفرست تندفع خارجة من الشمس إلى الفضاء |
Güneş'ten uzaya püskürtülen kütle miktarı Everest Dağı'nın kütlesine eşdeğer olabilmektedir. | Open Subtitles | قد تساوى مثلاً كتلة جبل إيفرست تخرج من الشمس هاربةً إلى الفضاء |
Mekiği Güneş'ten uzak tutarak soğuk tutmak için mekiği döndürmeliler. Ama yapamıyorlar. | Open Subtitles | لا يستطيعون ادارة المكوك بعيدا عن الشمس حتى يبقوا المتتبع باردا |
Ve Güneş'ten uzaklaşıldığı için sıcaklık düşüyor. | Open Subtitles | لأن درجات الحرارة تقل كلما إبتعدنا عن الشمس |
Güneş'ten gelen görünmez bir güç böyle bir hareket değişimine mi neden oluyordu? | Open Subtitles | هل هي قوة خفية من الشمس كانت مسؤولة عن هذا التغير في الحركة ؟ |