güvenebileceği bir adam bulana dek malı birbuçuk yıl elinde tutar. | Open Subtitles | احتفظ بالكمية لمدة سنة و نصف حتى يجد من يثق به |
Bir kuzen, bir kız arkadaş, bir büyük anne, güvenebileceği bir teğmen birinin adı mutlaka bir yerdedir. | Open Subtitles | قد يكون قريباً أو قد تكون صديقة أو جدة قد يكون شخصاً يثق به لا بد من وجود اسم شخص ما على إحدى الأوراق وإليك الأمر الأهم |
Çünkü her zaman benim güvenebileceği... biri olduğumu düşünürdü. | Open Subtitles | لأني داذما ما ظننت أني شخص تستطيع الوثوق به |
güvenebileceği tek kişinin ben olduğumu söylemişti. | Open Subtitles | قالت أنني الشخص الوحيد الذي يمكن ان تثق به |
Pek çok insan güvenebileceği şeylere ve insanlara sarılır. | Open Subtitles | المعظم يلتفتون إلى أشياء و أشخاص لا يثقون هم بهم |
Dean, bana çok güveniyor ve onun güvenebileceği biri olduğumu bilmesini istiyorum. | Open Subtitles | العميد يعتمد علي وأريده أن يعلم أنني شخص يستطيع الوثوق فيه |
I, Integrity - doğruluk, sözünün eri olmak, dediğini yapmak, ve insanların güvenebileceği bir insan olmak. | TED | وال"ي" ترمز الى النزاهة وهي أن تقول ما تفعله وأن تكون شخص بإمكان الناس الثقة به |
Ve güvenebileceği ender adamlardan biri olan Saoterus'un halkın sevgisini kazanacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | و واحد من الرجال القليلين الذين يثق بهم كان كومودوس مقتنعا بأن سوتوراس سيلقى قبول عامة الشعب |
Yeni direktör halkın güvenebileceği gelişmiş bir insan olmalı dedim. | Open Subtitles | قلت إن المدير الجديد لابد أن يكون شخص قوي والرأي العام يثق فيه |
Ve böylece, Koç her zaman güvenebileceği birini çağırdı | Open Subtitles | وهكذا طلب المدرب الشخص الوحيد الذي يعتمد عليه |
güvenebileceği bir polise ihtiyacı olduğunu söyledi. Ama nedenini söylemedi. | Open Subtitles | قال أنه بحاجة لشرطي يثق به ولم يذكر السبب |
Aynı zamanda genç birisinin hemen güvenebileceği kadar karizmatik biri. | Open Subtitles | الان,انه ساحر أيضا أحد انواع الرجال الذي قد يثق به المراهقين |
Ve Justin'in turnemizi yaratıcılık açısından güvenebileceği birinin yönetmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | وكنّا بحاجة إلى شخص يثق به جاستن حقاً. ليقوم بإخراج هذا العمل. |
Matematiğin iyi olmalı ve insanların güvenebileceği bir yüze sahip olmalısın. | Open Subtitles | -عليكِ أن تكوني جيدة في الحساب وتملكين وجهاً يثق به الناس |
Sonuçta Marks'ın kuzeni cesetten kurtulmak için güvenebileceği biri. | Open Subtitles | ابن عم ماركس هو شخص يثق به لـ التخلص من جثة |
güvenebileceği birini tanıyıp tanımadığımı sordu. | Open Subtitles | وقد سألني إن كنت أعرف من يستطيع الوثوق به |
-Bana güvenebileceği biri var mı diye sordu. | Open Subtitles | وقد سألني إن كنت أعرف من يستطيع الوثوق به |
güvenebileceği birini tanıyıp tanımadığımı sordu. | Open Subtitles | وقد سألني إن كنت أعرف من يستطيع الوثوق به |
Buluşmak için güvenebileceği tek kişi sendin. | Open Subtitles | كنتِ الشخص الوحيد التي تثق به لتأتي وتقابله |
Şey, güvenebileceği birisini arıyor. | Open Subtitles | حسناً , ستحتاج لشخصاً ما تثق به |
Ebeveynlerin ona güvenebileceği kadar da güzel bir kız. | Open Subtitles | و فتاة جميلة تستطيع جعل الاباء يثقون بها |
T- rex gibi büyük bir iş için güvenebileceği birini kullanmak isterdi, daha önce kullandığı birini. | Open Subtitles | في مهمة كبيرة "كـ (تي ريكس سيستخدم شخصا يستطيع الوثوق فيه شخص إستخدمه من قبل |
güvenebileceği biri. | Open Subtitles | شخص ما يمكنها الثقة به |
O çocuk herşeyini kaybetti -- dünyada güvenebileceği iki insandan biri kesinlikle ayaklarının altından iskemleyi çekti. | TED | الطفل فقد كل شيء -- أن أحد شخصين كان من الممكن أن يثق بهم في هذا العالم قد سحب البساط تماما من تحت قدميه. |
Loeb'un güvenebileceği birisi yok mu? | Open Subtitles | ألا يوجد هناك شخص قد يثق فيه (لوب)؟ |
Dünyadaki herkesin güvenebileceği birine ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | كل شخص في العالم يحتاج لشخص يعتمد عليه |
Halkın bileceği ve güvenebileceği bir isme ihtiyacı var. | Open Subtitles | العامة يُريدون وجوهٌ يعرفونها ويثقون بها، لذا... |
Daima güvenebileceği bir erkek olacağım ve bu da yetecek. | Open Subtitles | سأكون بالنسبة لها ذلك الشخص الذى يمكنها دائماً أن تعتمد عليه و هذا سيكون كافياً |