| Güvenlik şefim size gereken tüm bilgiyi verir. | Open Subtitles | رئيس الأمن سيحرص أن يوفر لك جميع ما تحتاج. |
| Güvenlik şefim şu anda buraya doğru geliyor. Annemin kapısının önünde onu koruyan adamların olduğundan emin olmak istiyorum. Korunması gerek. | Open Subtitles | رئيس الأمن عندي في طريقه، أرغب في التأكد من وجود رجال على باب أمي، إنها بحاجة للحماية |
| Güvenlik şefim, ana anahtarı getiriyor. | Open Subtitles | رئيس الأمن لديّ في طريقة مع المفتاح |
| Güvenlik şefim olan Josiah Hudson'dan da aynı şeye bakmasını istemiştim. | Open Subtitles | -فليستي) ) طلبت من (جوزايا هادسون) رئيس الأمن استقصاء الأمر ذاته |
| LuthorCorp Plaza'daki Güvenlik şefim oraya hiç gitmediğini söyledi. | Open Subtitles | رئيس الأمن في ميدان (لوثر كورب) قال بأنه لم تسمحي له بأن يوصلك إلى هناك |
| Güvenlik şefim bile bu evi bilmiyor. | Open Subtitles | -ولا حتّى رئيس الأمن يعرف هذهِ الشقة |
| Güvenlik şefim tabii. | Open Subtitles | رئيس الأمن خاصي |
| Güvenlik şefim, Şef Merck trajik bir kazayla ilgili beni bilgilendirdi, memur hanım. | Open Subtitles | أخبرني رئيس الأمن (ميرك) أن لدينا حادث مأساوي أيتها الشرطية |
| Rocco Carlucci, benim Güvenlik şefim. | Open Subtitles | روكو كالوتشي " إنه رئيس الأمن " |
| Ve sen, Güvenlik şefim beni hayatta tutmak için para ödenen adam | Open Subtitles | وأنت رئيس الأمن... الرجل الذي أدفع له ليحافظ على حياتي كنت في "باريس" |