güzelliklerle çevrili bir yerde yemek yemeğe bayılırım. | Open Subtitles | أحب أن أتعشى وأنا محاط بالجمال |
Erik çiçekli nehir güzelliklerle dolmuş sanki binlerce erik çiçekleri gibi. | Open Subtitles | نهر "زهر البرقوق" مليء بالجمال عشرات الآلاف من زهر البرقوق |
Evet, her tarafı güzelliklerle kaplı Alerton Parkı'nda yürüyüş yaptığım sırada başıma bir anda korkunç bir ağrı saplandı. | Open Subtitles | كنت أتسكع في حديقة"أليرتون"الجميلة محاطاً بالجمال,وفجأه جاء إلي هذا الألم الرهيب في الرأس |
- Güzeller güzeli bir ülke, doğal, sürünen güzelliklerle dolu. | Open Subtitles | -إنه بلد رائع ، مليء بالجمال الطبيعي الزاحف. |
Gördüğüm herkes güzelliklerle çevrili. | Open Subtitles | "كل من أراه هنا ، مُطوق بالجمال" |
Gördüğüm herkes güzelliklerle çevrili. | Open Subtitles | "كل من أراه هنا ، مُطوق بالجمال" |
Gördüğüm herkes güzelliklerle çevrili. | Open Subtitles | "كل من أراه هنا ، مُطوق بالجمال" |
Surrey güzelliklerle dolu. | Open Subtitles | مقاطعة (سري) تعج بالجمال. |