Seninle başbaşa birkaç dakika geçirebilmek için şimdi her şeyi riske atabilirim, hayatımı rahipliğimi ve ruhumu. | Open Subtitles | لكن يمكنني الآن المجازفة بحياتي و كنيستي و روحي فقط لأقضي عدة دقائق معك بمفردنا |
Görünen o ki kendi çocuğumla biraz vakit geçirebilmek için başka şansım yok. | Open Subtitles | على ما يبدو, هذه هي الطريقة الوحيدة التي تمنحني الفرصة لأقضي بعض الوقت مع طفلتي |
Tüm bu partiyi vermemin sebebi onunla zaman geçirebilmek. | Open Subtitles | السبب الوحيد لإقامتي هذه الحفلة لأقضي الوقت معها |
Sadece oğlumu yeniden görmek istiyorum ve onunla... vakit geçirebilmek için benden istediklerinizi yapacağım. | Open Subtitles | جلَّ ما أبتغيه هو أن أرى أبني مجددًا وسأفعل أي شيءٍ تطلبه مني فقط لأقضي بعضًا من الوقت معه. |