Hal böyleyken buradaki mevcudiyetimin geçmişin bir parçası olacağını biliyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ تعرفين ما سيجعل وجودي هنا يُصبِح جزءً من الماضي |
Ancak ön eklerin ırkı ve ırkçılığı geçmişin bir parçası yapma gücü yok. | TED | ولكن الزيادات اللفظية لوحدها لا تملك القدرة على جعل العِرق والعنصرية شيئًا من الماضي. |
Basit enfeksiyonların ölümcül olduğu bir zaman vardı ancak şimdi, antibiyotiklerin geniş kullanılabilirliği sayesinde, bu sadece geçmişin bir kalıntısı. | TED | كانت هناك أوقات كانت العدوى البسيطة مميتة، ولكن حالياً، بفضل التوافر الواسع للمضادات الحيوية، أصبح هذا مجرد تراث من الماضي. |
Bu değişimin ya da geçmişin bir parçası olabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك أن تكون جزءاً من هذا التغيير أو بإمكانك أن تكون جزءاً من الماضي |
Çevremdeki her görüntü... geçmişin bir parçasıydı. | Open Subtitles | جميع المشاهد حولي جزء من الماضي |
geçmişin bir çekiciliği de artık geçmiş olmasıdır. | Open Subtitles | سحر واحد من الماضي . أنه فعلاً الماضي |
Ne yazıkki bizim için , artık gelecek de çalışmak yok . Bizler geçmişin bir parçasıyız. | Open Subtitles | هذا العمل لا يناسبنا فنحن من الماضي |
Bağımlılığı geçmişin bir parçasıydı. | Open Subtitles | إدمانه كان شيئا من الماضي.. |
Birikimlerin erimesiyle emekli aylıkları geçmişin bir anısına, kalıntısına dönüşüyor ve milyonlarca Amerikalının 401(k) planı başarısız oluyor. Çoğu emekliliğe yakın insan emeklilik planlamada sosyal güvenliğe bağımlı. | TED | مع انخفاض التوفير والادخار، ستصبح معاشات التقاعد مخلفات من الماضي. وخطط 401(K) ستنهار وينهار معها ملايين الأمريكان، الكثيرون ممن على وشك التقاعد يعتمدون على الضمان الاجتماعي كخطة تقاعد. |