Sırrımızı saklarsın ve başka bir çocuk senin karanlık ve ümitsiz geleceğine sahip olur. | Open Subtitles | تصون سرّنا، وطالب آحر يرث مستقبلك المعتم والضائع. |
Ben yoluna devam edebilmeni ve geleceğine odaklanmanı istedim. | Open Subtitles | أردتكِ أن تكوني قادرة على المضي قدما والتركيز على مستقبلك |
Dagnine'nin hangi taraftan geleceğine dair hiçbir iz yok. | Open Subtitles | جهزوا المزيد من الحراس لا نعرف من أين سيأتي داجنين |
Elçiliğin her şeyi öğrenme konusunda yardımına hızlıca geleceğine inanıyorum. | Open Subtitles | وأعتقد أن السفارة ستأتي بسرعة لمساعدتكم على معرفة كل شيء |
Bu şehirden, tepetaklak olmuş Roma'ya dek uzanan ve bütün dünyayı kuşatan başarılı, güçlü ve ölümsüz bir Pompei İmparatorluğu'nun geleceğine dair öngörülerim var. | Open Subtitles | أتنبأ بمستقبل مليئ بالازدهار و القوة امبراطورية بومباية أبدية تطيح بروما نفسها |
İkincisi: Ülkeniz için dünyanın geleceğine yönelik vizyonunuz nedir? | TED | السؤال الثاني: ما هي رؤيتك لمستقبل بلادك في العالم؟ |
Yani bana fikrimi sormadan geleceğine karar verdin mi? | Open Subtitles | لكنك قد أخذت قرار بشأن مستقبلك دون أن تُناقشه معي ؟ |
Gözünü gelecekten ayırmasan iyi olur, dostum, senin parlak geleceğine. | Open Subtitles | إنّه من الأفضل أن تبقي أعينك ، أسفل الطريق، يارجل . مركزةً على مستقبلك الخاص |
Anneni ya da geçmişi geri getirmeyecek biliyorum ama geleceğine katkı sağlayacak. | Open Subtitles | اعرف انه لن يرجع امك لك او يغير الماضي لكنه يستطيع تغيير مستقبلك |
Yani lütfen, geçmişimiz senin geleceğine engel olmasın. | Open Subtitles | لذا من فضلك, لا تجعلى مستقبلك يتأثر ب ماضينا |
Evlat edinilmeme gerek yok. beni almaya geleceğine eminim. | Open Subtitles | لأا أريد أن أُتبنى يا رفاق، رفيقي جون سيأتي ليأخذني، أنا متأكد |
Kimin geleceğine karar vermek gibi aptalca konularda | Open Subtitles | في الاشياء الغبية .. مثل من سيأتي إلى الحفل |
Haftalar önce, Marshall Lily'e ana okuluna kaynaşma gününe geleceğine söz vermişti. | Open Subtitles | في الأسابيع الماضية وعد مارشال ليلي أنه سيأتي إلى صفها في روضة الأطفال في يوم التحدث والأستعراض |
Her yerde seni arıyordum. Buraya geleceğine emindim. - Ama ne oldu ki ne var? | Open Subtitles | لقد بحثت عنك في كلّ مكان، كنت متأكدة بأنك ستأتي هنا |
En azından bir kez geleceğine onun üzerine yemin et ağabey. | Open Subtitles | أرجوك أن تقسم به أقسم يا أخي بأنك ستأتي على الأقل مرة للبيت |
Patroniçe benim için geleceğine söz vermişti bu yüzden sihirli şarkımı çalıyorum. | Open Subtitles | السّيدة رئيسة وعدتني أنها ستأتي من أجلي لذا سأعزف أغنيتي السحرية |
Bu şirketin geleceğine inandığım için bir serveti reddettim ama bu hıyar zaman kısıtlamalarından bahsediyor. | Open Subtitles | للتو تخليت عن ثروة لإني أوؤمن بمستقبل هذه الشركة ويريد هذا الحقير التلاعب بالإطار الزمني؟ |
Koalisyon ortağınızın Danimarka'nın geleceğine dair görüşüne katılıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تشاركين اعضاء التحالف رؤيتهم لمستقبل الدنمارك؟ |
Merhaba aşkım, geleceğine emin değildim. | Open Subtitles | مرحباً , حبّي لم أكن متأكداً أنكِ ستأتين |
Ama senin geleceğine mücadele etmek için kalıyorum. | Open Subtitles | لكنني بقيت هنا للمكافحه من اجل مستقبلكِ |
Çünkü kendi geleceğine verdiğinden daha çok tatlı bir sarışına değer veriyor. | Open Subtitles | لأنه يهتم بشقراء جميلة أكثر من اهتمامه في صنع مستقبله وفي النهاية |
geleceğine bakıyor ve bu onu sıkıyor. | Open Subtitles | إنّها تتطلع إلى مستقبلها البالغ وهذا يدفعها للنوم |
Senin geleceğine bakmadığım için paranın yarısını veriyorum. | Open Subtitles | فأنا لا أرة الكثير لمستقبلك لذا سأعيد لك بعض المال |
Ve gerçek geleceğine adım atma zamanının geldiğine karar verdik. | Open Subtitles | ولقد قررنا أنه حان الوقت أن تحصل على مستقبل حقيقي |
geleceğine zeval vermek istemiyorum evlat. Bunu biliyorsun umarım. | Open Subtitles | لا أريد أن أدمّر مُستقبلك يا بُني أظنك تعرف هذا |
Bence adamın geleceğine son noktayı koyan kişi Kevin Murray. | Open Subtitles | ويعتقد أن " كيفن موري " هو من أراد وضع نهاية لمستقبله |
Bu kız, o bebeği doğurarak oğlumun geleceğine son verdi. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَها ذلك الطفل الرضيعِ وأنهتْ مستقبلَه |