Hayatında ne yapmaya karar verirsen ver, geleceğinin çok parlak olacağını biliyorum. | Open Subtitles | مهما قررتم أن تفعل مع حياتك... ... ل تعرف مستقبلك ستكون مضيئة. |
geleceğinin ve geçmişinin her anını zihnin kuruyor. | Open Subtitles | يقوم عقلك بخلق كل لحظة من مستقبلك وكل لحظة من ماضيك |
Rus demokrasisinin geleceğinin ölüm kalım savaşını söz veren bir devrim. | Open Subtitles | فأنه سيصبح كفاح حياة او موت لمستقبل الديمقراطية الروسية |
Tıp biliminin geleceğinin anahtarı sizde olabilir. | Open Subtitles | و ربما تحملين أيضا المفتاح لمستقبل العلوم الطبية |
Senin ve kız arkadaşının geleceğinin elinizden alındığını düşünüyorsun ha? | Open Subtitles | أتظن أنك وصديقتك كان أمامكما مستقبل مشرق سلب منكما؟ هراء. |
Crow'u öldürürken o onunla. Artık onun geleceğinin bir parçası. | Open Subtitles | يا جوردن، ستكون معه في الغرفة عندما سيقتل كرو انها جزء من مستقبله |
Yeni babaların bütün geleceğinin üstünü renkli kalemlerle çizdi.. | Open Subtitles | والداك الجدد قد خططوا بالفعل. لمستقبلك بأكمله مع علامات ورموز ملونة. |
Amerika Birleşik Devletleri'nin geleceğinin başkanının psikopat bir Daisy Mae tarafından bir sunak taşı üstüne bırakılmasına izin vermeyeceğim! | Open Subtitles | أنا لن أسمح. بأن يصبح رئيس الولايات المتحدة المستقبلي... عرضة للإذلال بسبب فتاة معقدة حقيرة. |
Geçmişinle geleceğinin arasındaki bir eşik. | Open Subtitles | إنّه العتبة الرابضة بين ماضيك ومستقبلك. |
Sen, geleceğinin doğru çıkmasından endişeleniyorsun. Ben ise çıkmamasından. | Open Subtitles | أنت قلق من تحقق مستقبلك أنا قلق من ألّا يتحقق مستقبلي |
Bence kendi geleceğinin böyle olmasından korkuyorsun. | Open Subtitles | اعتقد بأنك قلق بأنك رأيت لمحة من مستقبلك |
Bu işten sonra bir anda ulusal kahraman olacaksın. Tom, siyasi geleceğinin önü açık. Ve benim gibi güçlü bir destekçin var. | Open Subtitles | مستقبلك السياسي مفتوح على مصراعيه وسأدعمك بقوة. |
Bu demek ki senin notlarının ve bütün geleceğinin bir parçasıyım ben. | Open Subtitles | هذا يعني علاماتك, مستقبلك كله أنا جزء من هذا |
Senin zamanına geldiğimde, geleceğinin oluşmasına etki ettim. | Open Subtitles | اللحظة التي اتيت فيها الى خطّكم الزمني انا، في الحقيقة، صنعت مستقبلك |
Ekosistemleri kurtarmak Afrika'nın vahşi geleceğinin anahtarı. | Open Subtitles | إنقاذ النظام البيئي هو المفتاح لمستقبل أفريقيا البرية. |
Ama Arrakis'in geleceğinin her bir hikâyesi burada başlıyor: Paul, tehlikeli ve zorlu bir yolun ardına düşüyor ve yaklaşmakta olan fırtına yüzünden sürekli yok olmanın eşiğinde kalıyor. | TED | ولكن كل قصة لمستقبل أراكيس تبدأ هنا: حيث يعبر بول طريقًا وعرة ومحفوفة بالمخاطر، ولا غنى عن عبورها، تمتد على حافة وتتآكل باستمرار بفعل عاصفة دانية. |
İster levrekten, ister et sığırından söz ediyor olalım, bunun iyi gıdaların geleceğinin tarifi olduğunu söyleyebilirsiniz. | TED | ويمكنك القول عنها أنها وصفة لمستقبل الطعام الصحي . سواء كنا نتحدث عن سمك " الباس " أو لحم الماشية |
Ben, Bayram Han, Babür Hanedanlığı'nın sadık hizmetkârı sana bir kez daha Babür halkının geleceğinin ellerinin arasında olduğunu hatırlatıyorum. | Open Subtitles | أنا بيرم خان الخادم الوفي لحكومة المغول اليوم أذكرك مرة أخرى أن مستقبل المغول في يديك أنت يا جلال الدين |
Bu sebeplerden ötürü insan geleceğinin korunması şu an yüz yüze olduğumuz en önemli sorunlar arasında. | TED | ولهذه الأسباب، أعتقد أن حماية مستقبل البشريّة هو واحد من المشاكل الهامّة التي نواجهها حالياً. |
Her sabah, "bugün o gün mü" diye; bugün, geleceğinin sonunda yakasına yapışacağı gün mü diye merak içinde uyanıyor. | Open Subtitles | كل يوم يستيقظمتسائلاًإن كاناليومهواليوم .. إن كان اليوم هو اليوم الذي سيلتقي فيه مع مستقبله |
Bu senin geleceğinin anahtarı. | Open Subtitles | هذا هو المفتاح لمستقبلك |
Düşünsene, "Tabitha Cook, Amerika'nın geleceğinin sesi." | Open Subtitles | فقط تصوري ذلك (تابيثا كوك) صوت أمريكا المستقبلي |
Geçmişinin bir parçası geleceğinin de. | Open Subtitles | انها جزء من ماضيك ومستقبلك |