Ancak tabiat nadiren savurganlık yapar - onlar gelecek nesil için besin teşkil ediyorlar. | Open Subtitles | لكن الطبيعة نادرا ما تكون مبذرة فأصبحوا غذاء للجيل القادم |
Bunun yerine, kendileri için yaşayacaklar ve gelecek nesil için Tanrısal mirasın fırsatını kaçıracaklardır. | Open Subtitles | بالمقابل فانهم يعيشون لأنفسهم فقط و يضيعوا فرصه توريث حياه تقيه و ورعه للجيل القادم |
Bu sistem sayesinde, daha fazla kıza yardım edebiliyor ve okula gönderebiliyoruz, eğitimleri boyunca destekleyebiliyoruz, iş kurmalarına yardımcı olabiliyoruz ve en sonunda, kendi topluluklarına liderlik etmelerini sağlıyoruz -- hepsi, gelecek nesil için finansman sağlarken. | TED | خلال هذا النظام، قد تمكنا من مساعدة وإرسال المزيد والمزيد من الفتيات للمدارس، ودعمهن بينما هن هناك، مساعدتهن في بدء مشروع وفي نهاية المطاف، قيادة مجتمعاتهن - كل ذلك مع توفير التمويل للجيل القادم. |
Sonunda, bölgedeki askeri varlığımızı artırmamız için, gelecek nesil için petrol akışını garantilememiz için bize bir bahane çıkaracak. | Open Subtitles | هذا في النهاية سيعطينا حجة لزيادة تواجدنا العسكري في المنطقة بما يضمن زيادة حصتنا من البترول للأجيال القادمة |
Müdür, Bilis Manger onları gelecek nesil için sakladı. | Open Subtitles | المدير ، بيليس مينجار حافظ على الصور للأجيال القادمة |
Tabi ki gelecek nesil için. | Open Subtitles | حسنا، انهم للأجيال القادمة. |