Ve bu şey kafamın içinde dolanıyor ve gittikçe gelişiyor. | Open Subtitles | حسنا، لقد عدت. وهذا الشيء يدور في رأسي، أنه يتطور. |
Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum. | TED | ولكن أنا لا أعرف حتى الآن كيف يتطور هذا على مدى العمر. |
Ve bu kusursuz bir origami gibi hücreler gelişiyor dört hafta boyunca saniyede bir milyon hücre ile, kendi kendine katlanıyor. | TED | وكالسحر تماماً تتطور الخلايا بمعدل مليون خلية كل ثانية لمدة اربع اسابيع وتقوم برصف نفسها |
Teknik yetenekler dünya çapında gelişiyor ve bireyler ve küçük grupların kendi avantajları var. | TED | تتطور القدرة التقنية في جميع أنحاء العالم، ويتمتع الأفراد والمجموعات الصغيرة بالأفضلية. |
Oldukça heyacan verici olan şu ki, karmaşık sorunlara özgün çözümler bulabilme yeteneğimiz büyük ölçüde bir gecelik uykuyla gelişiyor. | TED | ما اتضح أنه أكثر إثارة هو أن قدرتنا على الوصول إلى حلول جديدة للمشاكل المعقدة تتحسن بشكل هائل بعد النوم لليلة. |
Takım olarak çalıştıkça tepki süresi gelişiyor. | Open Subtitles | ما إن يبدآا بالعمل كفريق، يتحسّن زمن اﻹستجابة. |
GF: Şefkati, her bir vatandaşımıza saygı olarak tanımlarız, böylece onların insan potansiyeli parlıyor, gelişiyor. | TED | فرنك غيني: نعرّف التعاطف كاحترام لكل واحد من مواطنينا بحيث تزدهر إمكاناتهم البشرية. |
Bilgiye sahibiz, ve gezegeni kavrayışımız her geçen gün gelişiyor. | TED | لدينا المعرفة، وفهمنا لكوكبنا يتطور كل يوم. |
Fakat dikkatli olmalıyız çünkü sıtma -- yani parazit gelişiyor ve sivrisinekler de gelişiyor. | TED | و لكن يجب علينا أن نكون حذرين من الملاريا لأن الطفيليات تتطور, والبعوض يتطور كذلك |
Açıkçası sadece şans değilmiş. Bu ülke gelişiyor. | Open Subtitles | من الواضح أن الحظ ليس السبب ، هذا البلد يتطور |
Rapor edilen ölümünüz için yapılan resmi soruşturma sürecinde bu durum beklenmedik bir şekilde gelişiyor Ajan Mulder. | Open Subtitles | هذا الوضع يتطور بشكل غير متوقع.. خلال تحقيق رسمي لموتك المسجل, أيها العميل مولدر. |
Hem de gece yarısı, çok etkileyici. Bu katil gelişiyor. | Open Subtitles | فى الليل، لا شىء اقل - هذا الجانى يتطور - |
Belki de bana öyle geliyordur ama aramızda bir dostluk gelişiyor sanki. | Open Subtitles | قد يكون هذا شعوري وحدي.. ولكني أشعر بالألفة تتطور بيننا |
Sinyal örneği bilgidir. Kendi üstünde gelişiyor. | Open Subtitles | هذه الاشاره النموذجيه تتعلم إنها تتطور تدريجيا من تلقاء نفسها |
İnsanlık gelişiyor. Kutsal yazıtların da onunla birlikte gelişmesi gerek. | Open Subtitles | البشريه تتطور ،، الكتابات المقدسة يفترضُ أن تتطور معهُ |
Düşünmenin diğer yolu, çoğu şey gelişiyor. | TED | الطريقة الأخرى للتفكير هي، معظم الأشياء تتحسن. |
Sen nasılsın? - Japoncam gelişiyor. İngilizceye başladık. | Open Subtitles | لغتي اليابانية تتحسن لقد بدأنا الكلام بالانجليزية |
Kalp atışları stabil. Kan akışı gelişiyor. | Open Subtitles | دقّات القلب ثابتة وتدفق الدم يتحسّن |
Mikroplar Jüpiter'in uydusu Europa üzerinde gelişiyor olabilir ve sıvı haldeki okyanus belki de buzlu kabuğun altında uzanıyordur. | TED | ويمكن أن تزدهر الجراثيم في قمر المشتري يوروبا، إذ ربّما تقع محيطات من الماء السائل تحت قشرة جليديّة. |
Hücreleriniz yenileniyor; saçlarınız, tırnaklarınız, her şey yaşamınız içinde gelişiyor. | TED | تتجدد خلايا جسمك وشعرك وأظافرك، كل شيء ينمو طيلة حياتنك. |
Türlerimiz gelişiyor. | Open Subtitles | يزدهر نوعنا لأنَّ كُل واحد منا يشعرُ بأنَّه مُسيَّر |
Bu yumurta keselerinde tohumlar gelişiyor üstün bir örümcek ırkı. | Open Subtitles | داخل اكياس البيض هذة تنمو بذور عرق وافر من العناكب |