Hadi ama benden daha iyi biliyorsun, sadece gelip geçici bir hevesti. | Open Subtitles | توّقفِ، أنتِ تعرفين أنّها مجرد مرحلة عابرة |
"Bu gelip geçici bir durum değil, bu ömürler boyu sürecek bir ilişki" | Open Subtitles | ليست مسألة لحظات عابرة لقد ارتبطنا منذ الميلاد |
Dianetik'in, hulahup gibi gelip geçici bir heves olduğu anlaşılmıştı. | Open Subtitles | اتضح أن "تطهير العقل" كان مُجرّد موضة عابرة, مثل "الهولاهوب". |
gelip geçici bir hevesti işte, bir figüran olmam gerekiyordu, ama sonra benden hoşlandılar ve bana tüm bu sahneyi verdiler. | Open Subtitles | لم يكن تمثيلي سوي نزوة عابرة لقد كنت أعمل في الشركة كممثل بديلة لكنهم أعجبوا بي, لذا منحوني الفرصة للتمثيل في المشهد المميز |
Medusa'nın gelip geçici bir heves olacağını ummuştum. | Open Subtitles | كنتُ أرجو أنْ تكون نزوةً عابرة |
Tamam bunun gelip geçici bir toplum olduğunu biliyorum ama- | Open Subtitles | ،الآن، أعلم أنها فئة اجتماعية عابرة ...لكن |
Belki de yalnızca müzik, çünkü gelip geçici bir şey. | Open Subtitles | ...ربما الموسيقى فقط، لأنها عابرة |
gelip geçici bir şey değildi. | Open Subtitles | لم تكن علاقة عابرة. |
gelip geçici bir heves olabilir. | Open Subtitles | قد تكون مجرد مرحلة عابرة. |