Yani, beni aradı ve buraya gelmem için adeta bana yalvardı. | Open Subtitles | اعني، هي من أتصلت بي وتقريباً توسلت لي للقدوم الى هنا |
Minik Kuş akşama kadar büyük bir fikirlerle gelmem için süre verdi. | Open Subtitles | "الطائر الكبير" أعطتني موعِداً إلى نهاية اليوم للقدوم بِفكرةٍ كبيرة. |
Abraham Amerika'ya gelmem için beni ikna etti, | Open Subtitles | (قام (إبراهام) بالتملق لي للقدوم إلى (أمريكا |
Uh, Jen gelmem için zorladı. | Open Subtitles | جين أجبرتني على القدوم |
Gemma gelmem için zorladı. | Open Subtitles | لقد أجبرتني (جيما) على القدوم. |
Charles kahvaltıya gelmem için çok ısrar ettiğini söyledi. | Open Subtitles | تشارلز) أخبرني أنك أصررت) على مجيئي للفطور |
Haiti'deki depremden sonra L.A.'e gelmem için maddi yardım sağladı. | Open Subtitles | (قام برعايتي للقدوم إلى (لوس أنجلوس) بعد زلزال (هاييتي |
- Nina gelmem için ısrar etti. | Open Subtitles | -نينا) أصرت على القدوم) |
Öğrencilerim gelmem için ısrar ettiler. | Open Subtitles | والتلاميذ يصرون على مجيئي |
Ellie davet etti. gelmem için ısrar etti. | Open Subtitles | إيلي) دعتني) أصرت على مجيئي |