| Eğer ana gemiye bir virüs yerleştirirsek ona bağlı gemilerin işlevlerini durdururuz. | Open Subtitles | اذا زرعنا فيروسا في السفينة الأم ستنتقل العدوى الى السفن الصغيرة الأخرى |
| Yani o gemilerin kaçmak için oldukça fazla zamanı olacaktır. | Open Subtitles | و لذا فتلك السفن لديها وقت ضيق من أجل الهروب. |
| gemilerin patladığını ve çılgın bir teröristin etrafta dolandığını biliyorum. | Open Subtitles | إسمع. أعرف، مع إنفجار السفن و وجود إرهابي مجنون طليق، |
| Bu önlemlerden biri Kuzey Denizi'ni geçen gemilerin yavaşlatılması olabilir, çünkü yavaş gemi, sessiz gemi demektir. | TED | أحد هذه الحلول هو إبطاء السفن العابرة للمنطقة القطبية الشمالية، لأن إبطاءها سيجعلها أكثر هدوءً. |
| Luftwaffe taburu, geri çekilen gemilerin peşinden gitme emri alıyorlar. | Open Subtitles | سرب القوات الجوية الألمانية إنهم يتلقون اوامر لملاحقة القوارب المنسحبة |
| gemilerin arasında endişeyle dolaştı. | Open Subtitles | فانسلَّ متخفيا ما بين حشود السفن كلصٍ دنيء متعجلا عبور البحار |
| Gözcü 4, gemilerin tiplerini tespit etsin ve hattan ayrılmasın. | Open Subtitles | ابرق الى رقم 4 بان تتحقق من نوع السفن و تبقى على اتصال |
| Son üçayda... Afrika'dan gelen gemilerin yükleme dokümanlarını istiyoruz. | Open Subtitles | حسناً نريد كل فواتير السفن التي وصلت من أفريقيا في آخر 3 أشهر |
| Bu gemilerin planlarını inceledim. Hücreler bu tarafta. | Open Subtitles | لقد درست مخططات لهذه السفن حجرات الحبس من هذه الناحية |
| O gemilerin tek bir silah tarafından yokedildiğini unutuyorsun. | Open Subtitles | لاتنسى أن أسطول السفن الفضائية التي دمرناها بواسطة سلاح واحد |
| Avrupalı gemilerin yalnızca Nagazaki'ye demir atabildiklerini sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أظن أن السفن الأوربية لا تستطيع أن ترسو إلا في ناجازاكي. |
| Geri dönen gemilerin ateşledikleri toplar yerlilerin barış talep etmelerine neden oldu. | Open Subtitles | عادت السفن تطلقُ مدافعها مما سبب للأشخـاص الطبيعيــون أن يتوسـلوا من أجل السلام |
| O, bu ülke için, duygu dolu yüreğiyle gemilerin ardından gidişlerini izledi. | Open Subtitles | إنه فقط يأخذ لحظة مليئة بالمشاعر تجاه هذهالبلاد, و هو يشاهد السفن وهي تغادر. |
| Gönüllüler Yeni Gine'deki gemilerin boşaltılması ve yolların kazılması için gönderildiler. | Open Subtitles | لتفريغ السفن وحفر الطرق. جنود الشوكولاته. |
| Sıkılırsak büyük ışığı kapatır gemilerin birbirleriyle çarpışmasını seyrederiz. | Open Subtitles | اذا شعرنا بالملل يمكننا أطفاء الضوء الكبير و نرى السفن و هى تصطدم ببعضها بعضاً |
| Bu gemilerin kayalıklarda parçalandığını görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت تلك السفن تسحق مابين الصخور كيف لمثل هذا أن يحدث ؟ |
| Özel gemilerin limana nereden yanaştığını sordu. | Open Subtitles | أراد أن يعرف في أيّ مرسى كانت ترسو إحدى السفن المستأجرة الخاصّة |
| Karaya oturan gemilerin başını beklermiş sonrada yağmalarmış. | Open Subtitles | انها كانت تجذب السفن الى الصخور وتحولها الى حطام |
| Kraliyet izni olmadan, yabancı gemilerin kıyılarımızı terk etmeleri yasaklandı. | Open Subtitles | كما تم منع السفن الأجنبية بمغادرة هذه الشواطئ دون إذن الملكي |
| Onları, gemilerin karayı görebilmesi için yaptıklarını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنها طويلة جداً كي تتمكن القوارب من رؤيتها |
| Mercan Denizi'ne doğru yol aldığını sanılan gemilerin listesini ver bana. | Open Subtitles | ساخذ تلك القائمه بالسفن اليابانيه التى تشعر بانها متوجهه الى بحر الكورال |
| O bölgedeki başka gemilerin uydu fotoğrafları var mı? | Open Subtitles | هل لديك صور قمر الصناعي للسفن الأخرى في تلك المنطقة؟ |
| Sivil gemilerin zırhı, bu seviyede radyasyonda yeterli koruma yapamaz. | Open Subtitles | لكن السُفن المدنية لن تكون قادرة على العُبور فى منتصف كل هذا الإشعاع |
| - Hayırdır, Karadeniz'de gemilerin mi battı? | Open Subtitles | ماذا، هل تبحر بعيداً على القاطرة البحرية؟ يارجل , أحب القاطرة البحرية |