Sadece bu düşünme sürecini hesaplamak bir olasılık planının gerekliliğini ortaya koyuyor. | TED | توضيح تلك العملية الفكرية فقط يتضمن ضرورة وجود خطة طوارىء. |
Ve onlar temiz enerjinin geleceklerini güçlendirmedeki gerekliliğini biliyorlar. | TED | كما انهم يعلمون أن الطاقة النقية ضرورة لإمداد مستقبلهم. |
Ben, vergilerin gerekliliğini tartışmak için değil onların ne şekilde alındığını tartışmak içöin buradayım. | Open Subtitles | لست هنا لمناقشة ضرورة الضرائب ولكن الطريقة التي تفرض بها |
Senin ve herkesin savaşın gerekliliğini anlayacağınızı düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدتك انت من بين جميع الناس، ستتفهم ضرورة الحرب |
- Rakipleriyle çalışma gerekliliğini anladığı için babamıza duyduğun saygıdan bahsetmiştin bana. | Open Subtitles | - لقد تحدثتِ ذات يوم عن احترامك لوالدنا لأنه كان يفهم ضرورة التحاف مع شخص منافس |
Bunun gerekliliğini anladınız değil mi Binbaşı? | Open Subtitles | أيها القائد، أنت تعي سبب ضرورة ذاك |
Yeni bir şeyler denemenin gerekliliğini en iyi Roosevelt anlardı. | Open Subtitles | (روزفلت) فهم أكتر من أي شخص أخر ضرورة المحاولة بشيء مختلف |