Havaya CO2 eklemek yatağın üzerine bir tane daha battaniye atmak gibidir. | TED | إضافة ثاني أوكسيد الكربون إلى الهواء يشبه رمي بطانية أخرى على السرير. |
E.B.White diyor ki, mizahı analiz etmek kurbağayı parçalamak gibidir. | TED | الآن، إي بي وايت يقول، تحليل الدعابة يشبه تشريح الضفدع. |
Her küçük top, 5000 derecelik bir güneş parçası gibidir. Yani... | Open Subtitles | و كل كرة منهم تعتبر بمثابة شمس صغير درجة حرارتها 5000 |
Örtülmeyen her saç, şehitlerimizin kalbine saplanan bir hançer gibidir. | Open Subtitles | كل شعرة لا تغطى تشبه خنجر تهدف الى قلب شهدائنا |
Fowley, "Cherie'nin egosuna katlanmak bir köpeğin yüzünüze işemesi gibidir" dedi. | Open Subtitles | فاولي يقول ان التعامل مع غرور شيري كأنك تقرب وجهك للكلاب |
Fransızların olmadığı Paris gibidir. | Open Subtitles | إنّها ك"باريس" بدون الفرنسيّبن |
Bu aslında, tembel bir ineğin otlağın ağzında tekrar çıkmasını beklemesi gibidir. | TED | نوعاً ما, هذا يشبه بقرة كسولة تنتظر العشب قرب فمها لينمو مجدداً |
Evren, büyük bir makine gibidir, biz de onun parçalarıyız. | Open Subtitles | إن الكون يشبه آلة كبيرة، نشكّل أنا وأياك جزءً منها. |
Bahsedilen bu mesafeyi ve ışık miktarını bilmemiz önemlidir. Çünkü bu durum sizin veya benim bir kamp ateşinin etrafında oturmamız gibidir. Ateşe, sizi yeterince ısıtacak ancak sizi yakmayacak bir mesafede olmak istersiniz. | TED | وتلك المسافة ومعرفة مقدار الضوء ذاك مهم، لأنه يشبه نوعا ما جلوسي أو جلوسك حول نار المخيم. تريد أن تكون قريبا بما فيه الكفاية للنار حتى تتدفأ، لكن ليس قريبا جدا بحيث تتحمص وتحترق. |
Doğru boyut ve şekildeki bir molekül kilide sokulan anahtar gibidir ve kilide uyduğunda, bir hastalığın kimyasına müdahale edebilir. | TED | إن جزيء ذو الحجم والشكل صحيح، بمثابة مفتاح في قفل، وعندما يتناسب، فإنه يتداخل مع كيمياء المرض. |
Bu yeni bir ürün gibidir; Yeni bir yardımcı. | TED | إنها بمثابة سلعة جديدة، هذه أداة جديدة. |
Binaların ön cephesi makyaj gibidir; biten bir binaya en son uygulanan dekoratif bir katman. | TED | نحن نميل لتصور أن واجهة المباني هي بمثابة مساحيق التجميل، طبقة من الزينة تضاف إلى مبنى مكتمل لحد كبير. |
Herkes onun etrafında olmak ister partinizin disko topu gibidir. | Open Subtitles | الجميع أراد رؤيتها حولهُ أنها تشبه الكرة المرآه في حفلتك |
MT: Bu açıdan sihir numaraları bir şaka gibidir. | TED | ماركو: في هذا الأتجاه الخدع السحرية تشبه النكت |
Ve bu kablosuz veya motorsuz robotbilimi gibidir. | TED | ممّا يجعلها تشبه روبوتات دون أسلاك أو محرّكات. |
Sadece yüzeysel olarak. Böyle politik bir ortamda yetişmek bir yılan oyuğunda yaşamak gibidir. | Open Subtitles | فقط على السطح ، تكبر في مدينة دالاس كأنك تعيش في بيت الأفعى |
Şu anlardan biri gibidir, biri ''Bu şarkıyı kim yazmıştı?'' | TED | لذا,يمكن القول أتها كأن يقول شخص, من أدى هذه الأغنية؟ |
Bu mobil insanların verisi araştırmalar için bir altın gibidir. | TED | كأنه الذهب للباحثين هذه البيانات الحركية البشرية |
Dev bir küvet gibidir. Tek yapman gereken tıkacı çekmektir. | Open Subtitles | انه مثل حمام هائل كل ما علينا هو سحب السدادة |
Bu sanki seni içerden dışarı çürüten birşey gibidir. | Open Subtitles | إنه مثل المرض الذي يصيبك بالعفن من الداخل والخارج |
Beyin müthiş bir şeydir. Büyük bir elektrik santralı gibidir. | Open Subtitles | العقل شيء رائع للغاية , إنه اشبه بشبكة كهربائية كبيرة. |
Adamın ilk kız arkadaşı ya da ilk muamelesi gibidir. | Open Subtitles | إنها مثل أوّل حبيبة لك، أو أوّل مرّة تضاجع فيها |
O dalganın üzerindeki bir çarpışma saatte 80 km hızla betona çarpmak gibidir. | Open Subtitles | إذا لامست المياه وجهك ستصطدم بالمياه وكأنها خرسانة مسلحة بسرعة 50 ميل بالساعة |
Pozitif tarafı, yani bugün gördüğümüz madde ve enerji, tepe gibidir. | Open Subtitles | الجانب الموجب من الأشياء المادة والطاقة التي نراها اليوم كأنها التلّ |
Onun gibi adamlar için savaş öncesi zırh giymek gibidir. | Open Subtitles | ،بالنسبة لرجال مثله فالأمر شبيه بارتداء درع قبل خوض الحرب |
Bu açıdan, hayatın kendisi gibidir. | Open Subtitles | بهذة الطريقة، أنها تشبة الحياة |