"gidecektir" - Traduction Turc en Arabe

    • سيذهب
        
    • فسيذهب
        
    • سوف ينام
        
    • سوف تذهب
        
    • ذلك بَعْض الوقتِ
        
    Eğer bu takım ile gömülürse, doğru cennete gidecektir! Open Subtitles إذا دفن بهذا الثوب سيذهب مباشرة إلى الجنة
    Değerli insan müttefiklerini bulmak için Dünya'ya gidecektir. Open Subtitles سيذهب إلى الأرض ليجد حلفائه البشريين الغالين
    Evine gidecektir kendine hakim olamayacaktır. Open Subtitles حسناً إذن،لقد ذهب إلى المنزل لن يكون قادراً على مساعدة نفسه لذلك سيذهب إلى دكان الجزار
    Gözlerinde gördüğüm konusunda haklıysam mozoleye gidecektir. Open Subtitles فإن كان ما رأيته صحيحاً في عينيه فسيذهب للضريح
    gidecektir. Open Subtitles سوف ينام.
    Frank, kız kendini güvende hissedeceği yere gidecektir. Open Subtitles فرانك، وقالت انها سوف تذهب حيث ترى أنها آمنة.
    Saygın fakat çok kalabalık olmayacak kadar ufak olanına gidecektir. Open Subtitles سيذهب إلى صالون ذو سُمعة جيّدة، لكن صغير كفاية بدرجة أنّه ليس مُكتظاً.
    Önce bir su kaynağına gidecektir... sonra vücudunun ihtiyaçlarını gidermeye çalışacaktır. Open Subtitles سيذهب أولا إلي مصدر ماء... ثم يبحث عن أول شئ يحتاج إليه جسده.س
    Onu ilk içine çeken cennete gidecektir. Open Subtitles من يتنفسها أولا, سيذهب إلى الجنّة.
    Otto için misillemeye girişmemizi engelledim, ama bundan sonra Clay, Zobelle'e tam gaz gidecektir. Open Subtitles دفعنا عن الانتقام بقضية " أوتو " لكن بعد هذا " كلاي " سيذهب إلى " زوبيل " بالموج الكامل
    Onu gözden kaybetmeyin, polise gidecektir. Open Subtitles لا تتركه يخرج من هنا فإنه سيذهب للشرطه
    Hâlâ gitmediyse bile sonunda polise gidecektir. Open Subtitles سيذهب إلى الشرطة إن لم يذهب مسبقاً
    Ağabeyim cennete gidecektir. O iyi bir insan. Open Subtitles أخي سيذهب إلى الجنة - هو رجل جيد -
    Bence muhtemelen gidecektir. Open Subtitles أعتقدت أنه ربما سيذهب
    Onlardan kaçmak için her yere gidecektir. Open Subtitles سيذهب لأي مكان كي يتجنبهما
    tanrı, bizden yapmamızı istediği şeyleri yapmadığımız sürece, başka ülkelere gidecektir. Open Subtitles إذا لم نفعل أنا وأنت ما يريد الله لنا أن نفعله فسيذهب إلى بلد آخر
    İnsanlarını kurtarabilmek için bildiği tek yol, bu savaş. Hayatını kaybedeceğini bilse dahi gidecektir. Open Subtitles تلكَ المعركة هي السبيل الوحيد الذي يعرفه لإنقاذ شعبه إن كان سيخسر حياته، فسيذهب على الرغم من ذلك.
    Ama Stan onun nerede olduğunu bilmiyor. Eğer başı beladaysa, kendini güvende hissettiği bir yere gidecektir. Open Subtitles حسناً، لو كان في ورطة، فسيذهب إلى مكانٍ يشعر بالأمان فيه.
    gidecektir. Open Subtitles سوف ينام.
    Onu ciddiye almazsak, yakında gidecektir. Open Subtitles . سوف تذهب قريباً جداً إذا تجاهلتها
    Denemek mutlaka hoşuma gidecektir. Open Subtitles أناحقاً يَتمتّعُ بالمُحَاوَلَة ذلك بَعْض الوقتِ.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus