Ve gerçekten ne olduğunu anlamazsanız gidemezsiniz ve dövüşemezsiniz ve inşa edemezsiniz ve bunun gibi. | TED | وعندما لا تفهم حقا ما الذي يحدث، لا يمكنك الذهاب والكفاح والعمل والبناء، واشياء من هذا القبيل. |
"...kötü şeyler yaparsanız, öldüğünüzde bu harika yere gidemezsiniz." | Open Subtitles | إذا كنت تفعل أشياء سيئة فلن تذهب إلى هذا المكان العظيم عندما تموت |
O taraftan gidemezsiniz. Bana güvenin. | Open Subtitles | لا يجب أن تذهبوا ىفي هذا الإتجاه، ثقوا بي |
Eğer bu işi başarmayı istiyorsanız oraya bu kıyafetlerle gidemezsiniz. | Open Subtitles | إذا ستقومون بفعل هذا، لا يمكنكم الذهاب هناك بهيئتكم هذه |
- Öylece gidemezsiniz! Doğru söylüyor. Bay Tumnus'a yardım etmeliyiz. | Open Subtitles | ـ لا يمكنكم الرحيل هكذا ـ انه محق، يجب أن نساعد تومنوس |
Siz Karanlık Sanatlara Karsı Savunma Öğretmenisiniz! Şimdi gidemezsiniz! | Open Subtitles | أنت معلم فنون الدفاع ضد السحر الأسود لا يمكنك الرحيل |
Herkes sakin olsun. Sessizlik! Bu olmadan gidemezsiniz! | Open Subtitles | اهدأوا، اهدأوا جميعاً،التزموا الصمت لا يمكنكم المغادرة بدون هذا |
- Hayır,gidemezsiniz. Bak,bu Jim Morrison. | Open Subtitles | لا, لا يمكنك المغادرة الان يا رجل اين ارادتك لتصبح غريبا؟ |
Bunu yapamazsınız, henüz oraya gidemezsiniz. | TED | لا يمكنك فعل ذلك؛ لا يمكنك الذهاب هناك، ليس بعد، |
İş görüşmesine bu şekilde gidemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنك الذهاب لمقابلة توظيف بهذا الشكل تعالي معي |
İşin özü, yakıldığınızda hiçbir yere gidemezsiniz. | Open Subtitles | خلاصة القول ما دمت مطرودا فلن تذهب لاي مكان |
İşin özü, yakıldığınızda hiçbir yere gidemezsiniz. | Open Subtitles | خلاصة القول ما دمت مطرودا فلن تذهب لاي مكان |
O adar yolu yaya gidemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنكم أن تذهبوا بعيداً من هُنا على الأقدام |
Güvende olmanız için kendiniz olarak gidemezsiniz. | Open Subtitles | لتكونا بأمان لا يجب أن تذهبوا بنفس اسمائكم |
- Şimdi gidemezsiniz. - Ne demek şimdi gidemezsiniz? | Open Subtitles | لا يمكنكم الذهاب الآن ماذا تقصد بأننا لا يمكننا الذهاب ؟ |
İkiniz oraya yalnız gidemezsiniz. Çok tehlikeli. | Open Subtitles | وأنتم لا يمكنكم الذهاب لهناك وحدكم إنه خطر جدا |
Böylece çekip gidemezsiniz. - Haklı, bay Tumnus'a yardım etmeliyiz. | Open Subtitles | ـ لا يمكنكم الرحيل هكذا ـ انه محق، يجب أن نساعد تومنوس |
Millet şimdi gidemezsiniz! En iyi bölüm başlıyor. | Open Subtitles | لا يمكنكم الرحيل الآن هذا أفضل جزء |
Mürettebatınız olmadan gidemezsiniz. | Open Subtitles | وطائرة مليئة بناس انا مسؤول عنهم لا يمكنك الرحيل دون طاقمك |
gidemezsiniz. Daha yeni başladık! | Open Subtitles | لا يمكنكم المغادرة لقد بدأنا للتو |
Oh, şimdi gidemezsiniz. En iyi kısmı kaçıracaksınız: | Open Subtitles | أوه، لا يمكنك المغادرة الآن ستفوتين الجزء الأفضل |
Koruma olmadan hiçbir yere gidemezsiniz. - Anladınız mı? | Open Subtitles | لن تذهبا إلى أي مكان بدون حراسة ، مفهوم؟ |
gidemezsiniz. Birilerinin bana bu şeyi kullanmayı öğretmesi gerekiyor. | Open Subtitles | لا تستطيع الذهاب انا بحاجة لشخصا ما لتعليمي كيف أستعمل هذا الشيء |
Oturum kapandı. İçeri geri gidemezsiniz. Tehlikeli olur. | Open Subtitles | لقد انتهت هذه الجلسة لاتستطيعين الذهاب إلى هناك هذا خطر |
Oraya gidemezsiniz, Abadji derin şok yaşıyor. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ الذِهاب هناك وعمَلُ أيّ شئُ. |
Hiçbir yere gidemezsiniz kızımızı bu bej renkli manyaklardan biri kaçırdı. | Open Subtitles | لن تغادروا هذه الجزيرة. اختُطفت ابنتنا على يد أحد هؤلاء المعاتيه. |
Şimdi gidemezsiniz. Bu doğru olmaz. | Open Subtitles | لا يمكنكِ المغادرة الآن، سيبدو الأمر مريباً. |
İşin özü -- yakıldığınız müddetçe, hiçbir yere gidemezsiniz. | Open Subtitles | خلاصة الامر طوال وقت طردك لن تذهب إلى اي مكان |