"girdiğini" - Traduction Turc en Arabe

• دخل
• يدخل
• دخلت
• تدخل
• اقتحم
• إقتحم
• اقتحمت
• يدخلون
• دخلوا
• إقتحمت
• يقتحم
• تدخلين
• أقتحم
• اقتحام
• اقتحموا

Ajan Krycek, zanlının nefes alamadığını gördüğü için odaya girdiğini söylüyor.
الوكيل كريسيك يقول بأنّه دخل الغرفة لأن المشتبه به كان يسكت.

Eniştesinin odaya girdiğini görünce hayatı tehlikedeymişçesine korkuyor gibi davrandı.
عندما دخل العم إلى الغرفة، تصرّف وكأنه خائف على حياته.

Katilin dün gece buraya girdiğini ya da çıktığını gören birisi olmalı.
لابدّ أنّ شخصاً رأى القاتل يدخل أو يخرج من السفينة الليلة الماضية.

Meslektaşlarım virüsün hücre zarına ve ve kırmızı kan hücrelerine girdiğini tespit etti.
زملائي اكتشفو ان الفيروس يدخل عن طريق الغشاء الخلوي إلى خلايا الدم الحمراء

Benim gözetimim altında olduğunu ve kasaya nasıl girdiğini göstereceğini söylerim.
ساخبرهم أنك تحت عهدتي وأنك هنا لتريني كيف دخلت الى القبو

Gece senin kapıdan girdiğini duyana kadar rahat bir nefes alamıyorum.
لا أستطيع التنفس حتى أسمعك تدخل من ذلك الباب في الليل

Tahmini ölüm zamanı, şüphelinin gece yarısından sonra eve girdiğini gösteriyor.
وقت الوفاة يشير ان المشتبه به دخل عنوة بعد منتصف الليل

Gidip sorumlu yetişkin babamızın bu sefer hangi deliğe girdiğini bulalım.
لنذهب ونرى إن كنا نستطيع أي مزراب دخل فيه والدنا المسؤول

Bana bir kez bir adamın tamamen çıplak olarak içeri girdiğini söyledi.
فأجابت أن ذلك حدث عندما دخل رجلٌ المطعم عاريًا تمامًا.

Bir dakika içinde laboratuvarımıza girdiğini göreceksiniz, ki göreceğiniz karışıklıktan bu anlaşılıyor.
و في دقيقة سترونه يدخل المختبر، الذي يتم التعرف عليه من خلال الفوضى التي ترونها.

Ve inanılmaz derecede önemli ve popüler ve zeki birisinin odaya girdiğini düşünün.
و تخيل شخص مهم بشكل لا يصدق و له شعبية كبيرة و ذكى يدخل الغرفة.

Ha, beni kandıramazsın! Onu gördüm! İçeri girdiğini gördüm!
لا يمكنكِ خداعي ، لقد رأيته وهو يدخل هنا

- Hiçbirimiz bu kızı tanımıyor ki. - İçeri nasıl girdiğini bile bilmiyoruz.
نعم، لكن لا أحد مننا يعرف هذه الفتاة وإننا لانعلم كيف دخلت هنا

- Ölen Kim Hye Jin ile saç başa girdiğini söylüyorlar.
يقولون أنّها دخلت في شجار مع كيم هي جين التي ماتت

Bayan Paradine'in odaya girdiğini ve kapıyı kapattığını gördünüz.
اذن رأيت السيدة بارادين تدخل غرفتها وتقفل الباب

Dışarıda bekledim ve o şişman kadının senin evine girdiğini gördüm.
ثم انتظرت بالخارج ورأيت تلك المرأة السمينة تدخل شقتك

Subaylar Kulübüne neden zorla girdiğini bana söyler misin?
اووه , ايمكنك ان تقول لى لماذا اقتحم نادى الضباط؟ أيمكنك ذلك ؟

Gazetelerde beyaz bir kadının evine kasap bıçağıyla girdiğini yazıyor.
الصحيفة قالت أنه إقتحم منزل إمرأة بيضاء ومعه سكين جزّار

Yargıç bana bu bilgiye nasıl ulaştığımı sorduğunda onun arabasına girdiğini mi söyleyeyim?
حين تسأل القاضية كيف حصلت على المعلومة، هل علي إخبارهم أنّك اقتحمت سيارتها؟

Birkaç çocuğun Lakeview'deki hayvanat bahçesine girdiğini gördüm.
لقد رأيت بعض الأولاد يدخلون إلى حديقة الحيوانات

Casuslarım bana haramilerin şehre kırk küp içinde girdiğini söyledi.
جواسيسي قالوا لي إن اللصوص دخلوا المدينة في 40 جرةً كبيرة

Onu bulmak için tanık koruma kayıtlarına girdiğini yani karını öldüren adamı.
أعرف بأنّك إقتحمت ويتسيك لإيجاده. بأنّه قتل زوجتك.

Ama birisinin eve zorla girdiğini duyduğumuzda, pek de endişeli görünmüyordu.
لكن، حينما سمعنا أحدهم يقتحم المكان، لم يبدُ قلقاً

İçeri girdiğini görünce şaşırdım. Seni burada görmeyi beklemiyordum.
فوجئت عندما رأيتك تدخلين هنا لم أحسب اننى سأراك هنا

Elçiliğe bir teröristin girdiğini söylüyorlar. Teslim etmemizi istiyorlar.
إنهم يدعون أن إرهابي قد أقتحم السفارة وهم بحاجة لأن نسلمه

Tamam, polislere birinin içeri girdiğini bildirmemiz gerek.
حسناً, يجب أن نتصل بالشرطة ونبلغ عن اقتحام

Gore'un avukatı Ron Klain bir kalabalığın sayımı durdurmak için sayım binasına girdiğini söyledi.
اقتحموا مرفق الفرز ليوقفوا الفرز هذه خرافة.