Ve hepsi de ikinci dereceden hırsızlıkla suçlanıyorlar? | Open Subtitles | هل كل المتهمين الخمسة متهمون بالسرقة من الدرجة الثانية؟ |
hırsızlıkla suçlanmış ve kadını alıp karakola götürmüşler. | Open Subtitles | اتهموها بالسرقة وانتهى بها الحال في قسم الشرطة |
Çalıntı bir kum-yelkenlisi kullanıyor ve halkımı hırsızlıkla suçlama cüretini mi gösteriyorsunuz? | Open Subtitles | أتجرءون على إتهام شعبنا بالسرقة و قد سرقتم قاربنا؟ |
hırsızlıkla para yapabilirsin, güzel birkaç amigo kızla yatabilirsin, fiyakalı bir Thunderbird'la caka satabilirsin ama söylesene; hamile bir kadını veya yaşlı bir adamı vurursan başına neler gelir? | Open Subtitles | السرقة لربّما تجلب لك المال بامكانك الاساءة للبعض بامكانك اظهار بعض التاندر بيرد الصفراء |
Bayan Otterbourne da, dün gece güvertede kimseyi görmediğinde ısrarlı olduğuna göre, bu hırsızlıkla ilgili olarak suçlanmazsın. | Open Subtitles | وبما ان الأنسة اوتريورن مصرة على انها لم ترى احدا ليلة امس فى هذه السرقة بالذات فلاتوجد قضية ضدك |
Sonra eBay'e koyup para kıracağım sen de hırsızlıkla suçlanacaksın. | Open Subtitles | ثم سوف ابيعها على الاي باي حيث سوف اجني المال الكثير وانتي سوف يتم اتهامك بالسرقة |
Ve mademki erkek arkadaşlarımızı hırsızlıkla suçlayacağız neden seninkine benim puding kaplarıma ne olduğunu sormuyorsun? | Open Subtitles | واذا كنا سنتهم احباءنا بالسرقة لما لا تسالين حبيبك |
Orada oturmuş beni hırsızlıkla suçlayamazsın, şişko sürtük. | Open Subtitles | لا يمكنك مجرد الجلوس هناك و إتهامي بالسرقة الأدبية أيها اللعين |
- Seni hırsızlıkla suçladı. - Evet bu beni sinirlendirdi. | Open Subtitles | اتهمتك بالسرقة الأدبية حسناً ، هذا أغضبني |
Charlie, şimdiye kadar işlediğin suçlar hırsızlıkla alakalıydı. | Open Subtitles | تشارلي، جرائمكَ حتى الآن كَانَ متعلقة بالسرقة |
Kendisini hırsızlıkla suçlayan tehditkar sesli mesajlar almış. | Open Subtitles | أنه يتلقى تهديداً برسالةٍ صوتية منك.. تتهمه بالسرقة. |
hırsızlıkla suçlandığımı, kaçırıldığımı, hayatımın işinin benden çalındığını Çinli bir casusun evime girip beni öldürmeye çalıştığını da unutmayalım. | Open Subtitles | ،اتهامنا بالسرقة ،اختطافنا ،ضياع وظيفة حياتي وأجل، ثم يوجد ذلك الجاسوس الصيني |
hırsızlıkla suçlanırsam işime elveda derim. | Open Subtitles | إذا تم أتهامي بالسرقة فعملي هذا سيذهب هباء |
Hepsi ikinci dereceden hırsızlıkla suçlanıyorlar. | Open Subtitles | كلهك متهمون بالسرقة من الدرجة الثانية |
Beyefendi, bu polis memuru beni hırsızlıkla suçladı. | Open Subtitles | سيدي, هذا الضابط اتهمني بالسرقة |
hırsızlıkla öyle meşguller ki, insan doğasını anlamaya vakitleri yok. | Open Subtitles | انشغالهم في السرقة يمنعهم من دراسة الطبيعة البشرية |
Hoess, hırsızlıkla geçen bir günün sonunda kampın kenarında bulunan evine dönmüştü. | Open Subtitles | بعد يوم من السرقة عاد"هيس" إلى منزلاً كان على حافة معسكر الإعتقال |
Şimdilik hırsızlıkla yetineceğim. | Open Subtitles | أعتقد أنه ينبغي علي أن أقوم تسوية أمر السرقة الآن |
Onun evinde olmamın hırsızlıkla ya da cinayetle ilgisi yoktu. | Open Subtitles | حضوري في منزلها ليست له أي علاقة بعملية السرقة أو إطلاق النار. |
Sana ne dediklerini biliyorum ve inan bana bu hırsızlıkla ilgisi olan birinin olmak isteyebileceği son yerdeyim, tam karşında duruyorum. | Open Subtitles | إصغ ، أعلم ما أخبروك به وصدقني , آخر شخص في العالم يمكن أن يكون له علاقة بهذه السرقة , أو بتنفيذ العملية |
Ona iyilik yapıyorum, beni hırsızlıkla suçluyor. | Open Subtitles | أنا أَعْملُ جميلاً له، هو يَتّهمُني بالسَرِقَة. أوه، رجاءً. |