bu, Afrika'nın hızla büyüyen ve çaresizce iş arayan yetenekli gençlerle dolu şehirlerine enerji sağlamak demek. | TED | بل هي الطاقة لمدن أفريقيا التي تنمو بسرعة وتزداد فيها أعداد الشباب والأشخاص القادرين في حاجة ماسة للوظائف |
Biz genetik olarak modifiye edildi hızla büyüyen bir süper mantar mikropları öldürmek için. | Open Subtitles | كنا تعديل وراثيا تنمو بسرعة فائقة فطر _ إلى لقتل الجراثيم. |
Kadın boksu sporun hızla büyüyen bir bölümü. | Open Subtitles | تنمو بسرعة جزء من المحيط |
Bir de Çin'in hızla büyüyen bir ülke olması söz konusu. | TED | وبالطبع، ما زالت الصين دولة سريعة النمو. |
İnsanlar Londra ve San Francisco gibi hızla büyüyen şehirlere taşındı ve yerel bankerler yerini bizi bireysel olarak tanımayan büyük şirketlere bıraktı. | TED | انتقلت الناس إلى المدن سريعة النمو مثل لندن وسان فرانسيسكو، وأستبدلت المصارف المحلية هنا من قبل شركات كبيرة التي لم تعرفنا كأفراد. |
Braden'in kafasındaki yumru hızla büyüyen bir enfeksiyon. | Open Subtitles | النتوء على رأس (برادن) عدوى سريعة النمو. |