Demek istediğim, kalp atışlarımı hızlandıran seslerden hoşlanırım. | Open Subtitles | ما أعنيه أنني, أحب الأصوات التي تجعل قلبي يسرع نبضه. |
Bir uyuşturucu. Tam olarak, insanları hızlandıran bir uyuşturucu. | Open Subtitles | إنها مخدر، بالمعنى الحرفي مخدر يسرع الناس |
Sinir büyümesini hızlandıran bir protein bulduklarını biliyor musun? | Open Subtitles | هل علمت أنهم اكتشفوا مؤخراً بروتين يسرع نمو الٔاعصاب؟ |
Bunlar, vücuda kas boyutunu ve gücünü arttırmasını söyleyen, yorgunluğun geçmesini hızlandıran erkeklik cinsiyet hormonu testosterondan üretilirler. | Open Subtitles | مُصَّنع من هرمون الرجل الجنسي التيستوستيرون الذي يحث الجسد على زيادة الحجم العضلي و القوة و يسرع عملية الإستشفاء من التمارين |