"halasının" - Traduction Turc en Arabe

• عمته
• خالتها
• عمّته
• عمتها

Babası o 3 yaşındayken öldü. halasının gözetimine verildi.
أباه توفي عندما كان بعمر الثالثة، تكفلت عمته بتربيته

- Matt'le halasının ünlü brownilerinden getireceğiz.
مات و أنا سنجلب كعك عمته الشهير على الأقل لاتزال تخبرني بأنه شهير

Hangi sebeple halasının kaldığı huzurevinde ortaya çıkacağını düşünüyorsun?
لماذا بالضبط تتوقع منه ان يظهر في دار عمته للمسنين؟

Rhea halasının yanına gidecek, onun adresini biliyor.
ريها ستذهب عند خالتها إنها تعرف العنوان

Amy bana eskiden halasının, donanmada olduğunu anlattı.
آمي اخبرتني بان خالتها كانت في البحرية

Roy, onun halasının kuzeni.
روي عمّته إبنِ عم.

Priya yunandan geldi orada doğdu orada büyüdü mezun olduktan sonra hindistana halasının yanına gelmesi gerekiyordu
فيالحقيقة،" بريا"هيمناليونان ، ولدت هناك وكبرت هناك بعد تخرجها ، كان عليها المجيء إلى الهند إلى عمتها

Evet. halasının güzellik salonuna gidiyordum.
أذهب إلى صالون التجميل الذي تملكه عمته

Happy'e, silahları birkaç gün daha halasının evinde tutacağımızı söyle.
أخبر " هابي " أننا سوف نحتفظ بالأسلحة في منزل عمته بضعة أيام

Xu Xian eşini bırakması için yalvardığında ise keşiş sert bir biçimde cevap verdi: "Demir ağacı çiçek açtığında özgür kalacak." Suçluluk duygusuna kapılan Xu Xian, Shi Lin'i halasının himayesine bırakarak bir manastıra kaçtı.
ولما توسل إليه زو شيان أن يطلق سراح زوجته. رد عليه الراهب قائلًا: "ستتحرر لما تزهر شجرة الحديد." غلبه الشعور بالذنب، هرب زو شيان بعيدًا إلى ديرٍ ما، تاركًا شي لن تحت رعاية عمته.

Ben de kendi oğlumun durumun merak ediyorum. George Michael halasının ve amcasının yanında emin ellerde.
أنا قلقة على ابني , (جورج مايكل) سيكون بخير مع عمته وعمه

Demek Caleb'ı yarın halasının evine gitmeye ikna etmenin bedeli... yemek hazırlamak olacak, öyle mi?
أذا هكذا قد جهزتي (كايلب) ليذهب الي منزل عمته غدا

Dwyer Kirke'ün halasının işleri için bir vekaletnamesi var.
(دوير كايرك) لديه التوكيل الرسمي لشؤون عمته.

Marya halasının aksine.
-على خلاف عمّته (ماريا) ،

Priya ve halasıyla yaşıyor halasının adı neydi elbette,halanın adı bilmiyorum bilmiyormuş hiç bir şey bilmiyor,Tiwari, nasıl bulacaksın o halde,ne yapacaksın Raj ne yapayım, ne olursa olsun Priya'yı bulacağım
-إذا أخبرني إسم عمتها -بالطبع ، إسم العمة -لا أعرف

Bana Rees halasının en güzel hikâyelerini anlatırsa göstereceğime söz verdim.
لقد وعدتُ أن أريها الطريقة، إذا أخبرتني أفضل قصص عمتها (ريس).