Galaksinin yalnızca dış bir halkası yok, bir de yayılmış iç bir halkası var. | TED | فهذه المجرة لا تحمل حلقة دائرية خارجية فقط، بل أيضًا حلقة داخلية منتشرة. |
Şimdi de lensi gökadanın üzerine koyun. Farkına varacaksınız ki gördügünüz şey bir halka, bir Einstein halkası. | TED | والان دع العدسة فوق المجرة ، وستلاحظ أنك سترى حلقة ، حلقة أينشتاين. |
Bol sirkeli patates kızartması ve bir de bol ekşili soğan halkası. | Open Subtitles | البطاطا المقلية بالكثير من الخلّ و حلقات بصل بالكثير من مخلّل الملفوف |
Tepeler de; aynı bir ağaç halkası gibi iklim kayıtlarını tutarlar. | Open Subtitles | تلك التي تحفظ السجلات المناخية، إلى حد كبير مثل حلقات الأشجار. |
Madem çok sıkıcı bir akşam geçiriyoruz, rahatlama halkası oluşturalım. | Open Subtitles | منذ أن أصبحت هذه الوعود صعبة أنا أقترح أن نكون دائرة سكون |
İyi, o zaman kralın uyuşturucu halkası hala aktif gemektir. | Open Subtitles | يعني ذلك أيضا بناء خاتم الملك المخدرات لا تزال نشطة. |
bu bir Paddac işaretçisi, Kontrol halkası gelip gemiyi ele geçirene kadar sinyali yayınlamaya devam eder. | Open Subtitles | إنه مرشد لاسلكى الذى يبدء البث إلا لو إستلم إشاره من طوق التحكم |
Tanrıların halkası hakkında kanıt aradığınızı duydum. Size yardım edebileceğime inanıyorum. | Open Subtitles | سمعت أنكم تسعون للوصول إلى حلقة الآلهة أعتقد انه يمكنني أن أساعدكما |
Geçen sefer havuzda kir halkası çıktı ve Bertware gut hastası oldu. | Open Subtitles | آخر مرة،كانت هناك حلقة حول البركة و الأخ بيرتوار أصابه النقرس |
Springfield'ın en büyük halkası Springfield Çan Kulesindeki çandan geliyor. | Open Subtitles | أكبر حلقة تأتي من الجرس الذي في برج سبرينغفيلد |
Süspansiyon halkası stabilizatöründe yüksek gerilim atağı vardı. | Open Subtitles | كان هناك ارتفاع عالي بالفولطية في مثبّت حلقة التثبيط وهي فجأة ضربتها؟ |
Hani şu sürtük dövmesi, dil halkası ve berbat bir şapkası olan. | Open Subtitles | التي لديها وشمٌ غبيّ و حلقة في اللسان و قبّعة سيّئة؟ |
Dün öğle yemeğinde soğan halkası yiyerek risk aldım ve akşam da... | Open Subtitles | لقد تعرضت للخطر البارحة عند وجبة الغذاء عندما تناولت حلقات البصل، ـوالبارحة.. |
Banyo perdesi halkası satıyorum. Dünyanın en iyileri. | Open Subtitles | أبيع حلقات تعليق ستائر الحمّام الأفضل في العالم |
Bir fikrim var. Müdürü tanıyorum, ona perde halkası satmıştım. | Open Subtitles | لدي قكرة أنا أعرف المدير, فقد بعت له بعض حلقات تعليق الستائر |
Geçen gece spor barında sadece 3 kutu soğan halkası yedi. | Open Subtitles | لقد كان جيد , فقد تناول 3 علب من حلقات البصل و 8 اخرون فى الحانة |
ama burada yaşanan olayların ışığında, sana anlatmak istediğim bir konu daha var bu saygı halkası içerisinde. | Open Subtitles | لكن بمعية ما يحدث هنا هناك شيء صغير أود أن أنهيه الآن في دائرة الشفافية هذه |
Şimdiye dek, oldukça büyük bir erkek halkası inşa etmiştim ve kimin kim olduğunu hatırlamakta sorun yaşamaya başlıyordum. | Open Subtitles | حتى الآن تراكمت لديّ دائرة كبيرة من الرجال وبدأت أجد صعوبة في تذكرهم |
Bunu peçete halkası olarak kullanabilirim sanırım. | Open Subtitles | ربما بوسعي أن أستعمل هذا كمنديل خاتم صغير |
Güven halkası tekrarlansın istemediği içindir. Orası bildiği bir yer. Kontrolü sağlayabileceğini düşünmüştür. | Open Subtitles | حسنٌ, غالباً لا يُريد إعادة آمر طوق الثقة، يعلم أنه يستطيع السيطرة على مكان القارب |
Evet, kızarmış peynir, çılbır ve soğan halkası. | Open Subtitles | حسناً , بالجبن والبيض المقلي , وحلقات البصل |
Gelecek sefere aşığına duman halkası üflemesini veya bir kadehe tıklamasını söyle. | Open Subtitles | في المرة القادمة، اخبري حبيبك يفوح بحلقات دخان أو ينقر بالزجاج. |
Soğan halkası, diyet kola. - Ekstra peynirli. - Annem için baharatlı tavuklu sandviç. | Open Subtitles | خواتم بصل، مشروب حمية ساندويش الدجاج لأمي |
"Suyun güneyinde, tepenin kuzeyinde bir taş halkası..." - "Hareketsiz ağacı korur." | Open Subtitles | "جنوب البحيرة، شمال التلّ..." "هناك هالة من الصخور... تحمي الشجرة المنشودة" |