Bu, her birimizin içinde olan doğal bir sürecin güç uyumsuzluğuna nasıl ağır bastığını gösteren harika bir örnek. | TED | و هذا مثال رائع عن كيفية أن اختلافا في القوة يمكن أن يحل بواسطة القيام بعملية طبيعية توجد بداخلنا جميعا. |
Neden siyasete girmek istemediğime harika bir örnek. | Open Subtitles | مثال رائع لعدم رغبتي في الدخول في السياسة |
Gerçekten de, bu harika bir örnek ve Sanayi Devrimi’nin ve verimliliğin sebebidir. | TED | بالفعل ، هذا مثال رائع وهو السبب وراء الثورة الصناعيّة والكفاءة . |
Resimler, ciltleme 1 7. yy Venedik zanaatkarlığına harika bir örnek. | Open Subtitles | الطباعة والغلاف انة مثال عظيم لمهارة الصنع فى القرن السابع عشر |
Resimler, ciltleme 1 7. yy Venedik zanaatkarlığına harika bir örnek. | Open Subtitles | الطباعة والغلاف انة مثال عظيم لمهارة الصنع فى القرن السابع عشر |
Ve uzay bunun için harika bir örnek. | TED | والفضاء أفضل مثال على ذلك. |
Bunun için harika bir örnek Bujold. | TED | وخير مثال على ذلك هوال Bujold. |
Buna daha yakın geçmişimden harika bir örnek: Birkaç ay önce, çocuklarımdan biriyle gece geç saatte ayaktaydım, Twitter'da Tesla hakkında bir şey gördüm, Güney Avusturalya'nın haddeleme güç krizi serilerinden birini büyük endüstriyel pillerle çözebileceklerini söylüyordu. | TED | مثال رائع من الماضي القريب، قبل بضعة أشهر، كنتُ مستيقظاً لوقت متأخر ليلاً مع أحد أطفالي، ورأيت شيئاً على تويتر عن تسلا تقول أنه بإمكانهم حل سلسلة أزمة الطاقة في جنوب أستراليا بواحدة من البطاريات الصناعية الكبيرة. |
Bence harika bir örnek | Open Subtitles | أعني , أنها مثال رائع للمرأة النموذجية |
♪ Bu kadar basit olduğunu fark etmemiştim. ♪ ♪ Ama sen nasıl yapılacağına dair harika bir örnek gösterdin ♪ ♪ Tek yapmaları gereken ♪ ♪ Belli bir noktada durup ♪ | Open Subtitles | لم أكن أدرك أن الأمر سهل للغاية و لكنك عرضت مثال رائع عن كيف يمكن أن يحدث هذا كل ما يجب أن تفعله هو أن تصلي في مكانا مُعين لنسخة مُعينة من إلة مُعين |
Pont Du Gard köprüsü harika bir örnek; Fransa güneyinde Antik Roma'dan kalma bir su kemeri, devasa taşların bir araya konmasıyla oluşturulmuş harika bir teknoloji, tamamen kuru olarak - birleşme yerlerinde harç yok. | TED | لذا ال(بونت دو غراد) في المركز هو مثال رائع - قناة استجرار الماء الرومانية في جنوب فرنسا - قطعة تكنولوجية عظيمة صنعت باستخدام أحجار ضخمة دمجت معاً، جافة – لا يوجد إسمنت في هذه الفواصل، |
- Evet, harika bir örnek o. | Open Subtitles | أوه، نعم، ذلك مثال رائع |
Tümleşik Su Yönetimi yaklaşımının en ucuz seçenek olduğu harika bir örnek görüyoruz. | TED | هذا هو مثال عظيم حيثُ نهج الإدارة المتكاملة للمياه. كان الأرخص. |
Bu projede benim takdir ettiğim ve hayran olduğum, insanların gerçek ihtiyaçlarına dayanması gerçeğinden başka, bir ilgisizlik denizinin karşısında, cesaretin harika bir örnek olmasıdır. | TED | و الذي يعجبني و اقدره في هذا المشروع، بعيداً عن الحقيقة، بما فيه الحقيقة المبنية على إحتياج الإنسان، أنها مثال عظيم للشجاعة في مواجهة بحر من اللاعلاقية. |