Ufak bir hatıralık...ya da koleksiyon parçası gibi bir şey | Open Subtitles | يشعرني مثل تذكار صغير أو أو مماثل |
Ona yakında döneceğimi hediye getireceğimi söyleyin. New Orleans'tan minik güzel bir hatıralık hediye. | Open Subtitles | أخبروها أنّي سأعود لها قريبًا بهديّة، تذكار صغير وجميل... |
Bir grup yaşlı kadın, sırf eğlence olsun diye parmak izlerini aldıracak bir grup küçük çocuk da buzdolabı için hatıralık sabıka fotoğrafı çektirecek. | Open Subtitles | مجموعة من السيدات الكبيرات قليلاً يتم أخذ بصماتهم للمتعة و مجموعة من الأطفال الضغار يحصلون على صور تذكارية للثلاجة |
Doktor sana hatıralık bir şey yaptı. | Open Subtitles | الطبيب صنع لك هدية تذكارية |
Bir hatıralık eşya sitesinden almış olması muhtemel o salak koleksiyonluk zilleri de. | Open Subtitles | وتلك الأجراس الغبيّة القابلة للتحصيل التي حتمًا وجدها عند موقعٍ لتذكارات القتل. |
- Çocuklar buna bakın. - Bu tam hatıralık. | Open Subtitles | ـ يا رفاق إنظروا إلى هذا ـ إنها تستحق الحفظ |
- Kusura bakma, Po. - Sana hatıralık bir şeyler getiririz. | Open Subtitles | آسف يا صاح سأحضر لك تذكاراً |
İkincisi de Philip için hatıralık bir hediye bulmaktı. | Open Subtitles | والثاني العثور على تذكار مستحق لأجل (فيلب) |
Kupa odası için hatıralık bir şey bile alamadım! | Open Subtitles | لم أحصل حتى على تذكار ! لغرفة الكأس |
Kendime bir hatıralık buldum! | Open Subtitles | حصلت على تذكار! |
Harika. hatıralık eşya. | Open Subtitles | رائع , تذكار |
hatıralık eşya! | Open Subtitles | ! تذكار ! |
İşte buna uzaylı hatıralık eşya derim ben! | Open Subtitles | ! الآن تلك مادة تذكارية فضائية ممتازة |
Babanızın ürkütücü, eski hatıralık eşyaları diye düşünmüştüm ama sanırım olabilir. | Open Subtitles | كنت أعتقد أنّه خاصٌّ لـ لتذكارات والدك المُخيفة القديمة، ولكن أعتقد أنّ هذا مُمكنًا. (جانثر)؟ |
- Bu tam hatıralık, Pat. - Paddy, çirkin veledin tekisin. | Open Subtitles | ـ إنها تستحق الحفظ ـ (بادي)، إنّك فتىٍ قبيح |
hatıralık ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين تذكاراً ؟ |