"havayı" - Traduction Turc en Arabe

    • الطقس
        
    • الهواء
        
    • هواء
        
    • الجو
        
    • بالهواء
        
    • بالطقس
        
    • الأجواء
        
    • هواءاً
        
    • المزاج
        
    • الجوّ
        
    • المناخ
        
    • الهواءَ
        
    • هواءً
        
    • والهواء
        
    • للهواء
        
    Aslına bakarsanız bu yöntem size çokça para ve zaman tasarrufu sağlar, sadece havayı görmek için kıyı kıyı gezmek zorunda kalmazsınız. TED وسيوفرُ لكم هذا في الواقع ربما الكثير من الأموال والوقت، بدلًا من السفر من ساحلٍ إلى ساحل للتحقق من أحوال الطقس فقط.
    havayı kanıtları yok etmek için forensik önlem olarak kullanıyor, ama ayrıca bir tür simforofil olduğunu da düşünüyoruz. Open Subtitles نعتقد أنه يستخدم الطقس بإعتباره إجراءا مضاد للطب الشرعي وذلك لتدمير الأدلة لكن نعتقد أيضا أنه ربما لديه بعض
    Ve bu kemik süslenmiştir, ışığın kafatasından saçılmasıyla gördüğünüz gibi, boşluklarla, yani soluduğumuz havayı ısıtan ve nemlendiren sinüsler ile. TED وهذا العظم يتخلله، كما ترون، ضوء ساطع من خلال الجمجمة مع تجاويف والجيوب الأنفية، التي تدفئ وترطب الهواء الذي نتنفسه.
    Ve ana rahmindeki minicik bir cenin gibi tortop oldum. Ve tıpkı içindeki kalan son havayı da salan, TED وتكورت في كرة جنين ومثل بالون به أخر كمية هواء به
    Bir şey deyip havayı bozmak istemedim ama nerede bu millet? Open Subtitles لم أقل أي شيء لم أرد أن أعكر الجو أين الناس؟
    Büyü değil. Hava bükme. Uçurtmamın etrafındaki havayı bükerek uçmamı sağlıyor. Open Subtitles ليس سحراً, بل إخضاع الهواء, يمكنني من التحكم بالهواء من حولي.
    Adam bir banka soyguncusu ve havayı kontrol edebiliyor. Open Subtitles ‫انه سارق بنوك. ولديه القدرة ‫للتحكم بالطقس.
    Ardından, coğrafi konumu ve zamanı bilerek, bu cümleyi yazan kişinin bulunduğu yerdeki havayı bile keşfedebiliriz. TED بعد ذلك، بمعرفة المكان الجغرافي والزمن، يمكننا أيضاً معرفة الطقس عندما كتب ذلك الشخص الجملة.
    Orada, donmuş nehrin ortasında, Kuzey Korelilerin özgürlükleri için verdikleri mücadele uğruna katlanmak zorunda kaldıkları soğuk havayı ve zorlu koşulları filme alıyorduk. TED عندما كنا في منتصف النهر المتجمد، كنا نصور فيلمًا عن ظروف الطقس البارد والظروف البيئية التي يواجهها الكوريون الشماليون عند السعي وراء حريتهم.
    Belki ülkenin farklı bir bölgesine ya da farklı bir iklime gidip oradaki havayı görmelisiniz. TED ربما عليكم الذهاب إلى جهة أخرى من البلاد أو الذهاب في فصلٍ آخر من السنة ورؤية أحوال الطقس عندها.
    Güzel havayı da beraberinde getirdin herhalde. Open Subtitles لابد أنك جلبتَ الطقس الجيد معك لابد أنّك تملك حظاً طيباً
    Ve hastanelerde çalıştığımız model ve başka bir sürü farklı binada çalıştığımız modeller, açık havayı dışarıda tutmak için. TED والنموذج الذي نشتغل به في المستشفيات، وكذلك في الكثير والكثير من المباني المختلفة، من أجل ترك الهواء الطلق خارجا.
    Aynı havayı soluyoruz, aynı suyu içiyoruz. Aynı okyanuslara, denizlere, biyolojik çeşitliliğe bağımlıyız. TED نتنفسُ نفس الهواء. نشربُ نفس الماء، نعتمدُ على نفس المحيطات والغابات والتنوع الأحيائي.
    Dalga örüntülerini basınç dalgalarına, havayı sese dönüştürürsek Evren'in bizimle konuşmasını gerçek anlamda duyabiliriz. TED لذلك إذا حولنا أنماط الموجة إلى موجات ضغط و هواء إلى صوت نستطيع حرفياً أن نسمع الكون يتحدث إلينا
    Eğer şu yuvarlar havayı alabiliyorsa, bizim de almamamız için bir neden yok. Open Subtitles اذا كانت كرات الدم هذه تستطيع ان تاخذ هواء لا يوجد سبب يمنعنا نحن ايضا
    Bu zehirli atıkları yakıp, havayı kirletip, ozonu delmeliyiz! Open Subtitles يجب أن نحرق تلك النفايات السامة ونلوث الجو ونخرم الأوزون
    Kolunu pencereden dışarı çıkarıp havayı ve hızı teninde hissetmek. Open Subtitles وتضع يدك من خلال النافذة تشعر بالهواء والسرعة على جلدك
    Yani, Donanma yeni bir silah geliştirmek için havayı kontrol ediyor. Open Subtitles إذاً فإن البحرية تتحكم بالطقس من أجل تطوير سلاح جديد
    Gülpembe, sen ne dersen de, havayı yaratmak için size lazımım. Open Subtitles أيا كان ما تقولين أيتها الوردة أنت تحتاجيننى لتهيئة الأجواء
    Güneşin yüzüme vurduğunu hiç hissetmedim veya gerçek havayı soluyup suda yüzmedim. Open Subtitles و لمْ أشعر أبداً بأشعة الشمس تلامس وجهي أو تنفستُ هواءاً طبيعياً أو طفوتُ في الماء
    Onun yanındayken bir çocuğu oynuyorum, kendisini güldürüyorum havayı yumuşatmaya çalışıyorum. Open Subtitles معها أتصرف كطفل, أُضحكها, أحافظ على خفة المزاج.
    - Eğer dişlerimi fırçalayıp, bacaklarımı tıraş etsem, havayı öldürür mü? Open Subtitles هل سيُغيّر الجوّ ـ إن ذهبتُ لأغسل أسناني، و أحلق رجليّ؟
    Okyanus, iklimi ve havayı belirler, sıcaklığı dengede tutar, Dünya'nın kimyasını şekillendirir. TED يقود المحيط المناخ والطقس، نحو إستقرار درجة الحرارة، وتشكيل كيمياء الأرض.
    Hava geliyor! havayı hissediyor musunuz? Open Subtitles حسْ الهواءَ هَلّ بالإمكان أَنْ تَحسُّ الهواء
    Bu yüzden erkek tünelin açık olan ucuna gidip, bir yudum havayı içine çekiyor. Open Subtitles لذا ينتقل الذكر لنهاية النفق المفتوحة ليتجرّع هواءً نقيّاً.
    Yaşamın özü suyu, havayı, Dünya'yı ve Güneş'i birbirine bağladı. Open Subtitles مقومات الحياة الماء والهواء والأرض والشمس
    -- Bu havayı içimize çektiğimizde ne olur hakkında TED هذا السؤال عن ما يحدث للهواء الذي نستنشقه.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus