yumurtalık dokusunu naklettiğinde, akmaya başlayan kanı ve çalışmaya başlayan yumurtalıklarımı hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | وعندما عالجت نسيج المبيض حاولت تخيل بدء تدفق الدم ومبايضي تبدأ العمل ثانيه |
Bütün o korkunç şeyleri hayal etmeye çalıştım, herifin kızın belindeki fil dövmesini yalamasını ve kız onun taşaklarını kavrarken, minik memesini emdirmesini falan, bir de herifin kızın goncagül gibi dudaklarını emmesini. | Open Subtitles | حاولت تخيل كل تلك الأمور الفضيعة مثل لعقه لمؤخرتها ومص حلمتها الصغيرة بينما هي ممسكة بخصيتيه |
(Kahkahalar) Şimdi, Tom Arnold tarafından seslendirilmiş bir anime TV reklamının içinde; sizi arabanıza binmeye ve şehre doğru sürüp bir biftekli sandviç almaya teşvik edecek ne olacağını hayal etmeye çalıştım! | TED | (ضحك) الآن، لقد حاولت تخيل ما قد يكون عليه إعلان تلفزيوني تجاري يشارك فيه توم أرلوند، الذي سيجعلك تقود سيارتك، وتعبر المدينة لشراء شطيرة لحم البقر المشوي. |
Yeni dünyaya gelmeden önceki yaşantısının nasıl olduğunu hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أتخيل كيف كانت حياتها قبل أن تأت للعالم الجديد |
Mesela seçilir seçilmez Trump'ın Noel arifesinde attığı tweet'i hayal etmeye çalıştım. | TED | على سبيل المثال، في اللحظة التي انتُخب فيها، حاولت أن أتخيل التغريدة التي سيُرسلها ترمب في مساء الميلاد |
(Müzik) Fakat, film ve video, heykeli yassılaştırır, bu nedenle, canlandırılmış bir heykelin, bu şekilde deneyimlenebileceği bir yol ve tamamen üç boyutlu bir çeşit canlandırılmış heykel hayal etmeye çalıştım. | TED | (موسيقى) ولكن الأفلام والفيديو تعملُ على تسوية المجسمات، لذا حاولت تخيل طريقة يمكن فيها للمجسم المتحرك أن يكون بهذا النحو، وأيضًا ظاهرية تمامًا كنوع من المجسم المتحرك. |
Roger'ı patronum olarak hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | أرك في (كان) حاولت تخيل (روجر) كرئيسي |
Bir an durdum ve babamla beraber potaya top fırlattığımızı hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | تأملت فيهم للحظة حاولت أن أتخيل أنني مع أبي, ألاحق الكرة لأضعها في السلة |