Argyll Dükü'nün yazılı izni olmadan bağışlanmayacak kadar ciddi nitelikte suçlamaların olduğunu söyleyince korkarım hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | أخشى بانه قد خاب أمله عندما أخبرته بأن طبيعة أتهاماتك خطيره وبأنه لايمكن الاعفاء عنك |
Bugün hiç keyfi yok, çünkü hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | انه كئيب جدا اليوم . هذا لأنه خاب أمله |
Dana Walsh'a ifadesi karşılığında af çıkartmayacağım için hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | لقد خاب أمله أنني لن أمنح الحصانة (إلى (داينا وولش في مقابل شهادتها |
- Hayır, büyük hayal kırıklığına uğradı sadece. | Open Subtitles | إنه يشعر بخيبة أمل فيكم، هذا كل شيء |
Walt un işlerinden dolayı katılamamasından dolayı Sarah hayal kırıklığına uğradı. Sarah' a eşlik etmeniz harika. | Open Subtitles | أعلم أنّ (سارة) تشعر بخيبة أمل لأنّ (والت) يعمل في نهاية هذا الاسبوع ، وإنّه لشيء رائع أن ترافقها |
Kim daha çok hayal kırıklığına uğradı merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعجب من مصاب بخيبة أمل أكثر. |
Boyko, cidden hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | (بايكو)، خاب أمله. |
kendisi çok hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | إنهُ يشعر بخيبة أمل |
Anubis hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | أن (انوبيس) سيصب بخيبة أمل كبيرة |