Ama en önemlisi, yetişkinlik hayatı boyunca ilk defa mutlu. | Open Subtitles | الأهم من ذلك أنه ولأول مرة في حياته يبدو سعيداً |
Her yeni vampirin hayatı boyunca en az bir kere gitmesi gerektiği yere... | Open Subtitles | مكان يتعيّن على كلّ مصّاص دماء حديث التحوُّل زيارته ولو لمرّة في حياته |
Bu Tesla'yı, hayatı boyunca saplanacağı bir takıntıya sürükleyecekti: Enerjinin kablosuz iletimi. | Open Subtitles | كان هذه بدايه لهوس أسر تيسلا لبقية حياته بث الطاقه في الهواء |
Hayatta tanıdığı tek erkek babamdı ve onunla, aşkın tüm zevklerini sadece bir kaç ay yaşadıktan sonra tüm bu zevklerden, büyük bir hüsran ve hayal kırıklığı içinde tüm hayatı boyunca vazgeçmek durumunda kalmıştı. | Open Subtitles | لم تكن تعرف سوى رجلاً واحداً والدي, وقد استمتعت بلذة الحب لبضعة أشهر فقط ومن ثمتخلت عن ذلك كله لبقية حياتها, |
Peki, hayatı boyunca çocuğumuzla ilgili tüm kararları sen al. | Open Subtitles | حسنا, لم لاتأخذين انت كل القرارات المتعلقة بطفلنا مدى الحياة |
Aynı karınca hayatı boyunca tekrar tekrar aynı görevi yapmaz. | TED | النملة نفسها لا تفعل نفس المهمة مراراً وتكراراً في حياتها بكاملها. |
Bence, hayatı boyunca iklimin pigmentasyonun evrimindeki önemininden kaçınsa da Darwin bunu takdir ederdi. | TED | داروين، أعتقد، كان سيقدّر هذا، على الرغم من أنه تحاشى أهمية الطقس على نشوء لون البشرة، خلال حياته. |
Fakat hayatı boyunca beklediği... gerçek erkek hiçbiri değil. | Open Subtitles | لكن ليس أحدهم هو ذلك الرجل الذي انتظرته طيلة حياتها الرجل الحقيقي بالنسبة لها |
Ponce de Leon hayatı boyunca gençlik kaynağını bulmaya çalıştı. | Open Subtitles | بونس دي ليون بحث طوال حياته كلها عن نافورة الحياة |
'O hayatı boyunca Tekme'yi aradı ve Tekme bir gün onu buldu.' | Open Subtitles | كل الإثارة التي أرادها في حياته أتت له في يوم من الأيام |
hayatı boyunca insanın neler başarabileceği hakkında beklentiler hiç bu kadar yüksek olmamıştı. | TED | فلم تكن التوقعات لما يمكن للانسان تحقيقه في حياته مرتفعة الى هذا الحد يوما |
Bir insan hayatı boyunca 4,000 kez orgazm olur. | Open Subtitles | متوسط النشوة التي يحصل عليها الأنسان هي 4000 مرة في حياته |
hayatı boyunca dondurma yediği her an benim lanet suratımı görecek. | Open Subtitles | و عندما يتناول المُثلجات لبقية حياته أريده أن يُشاهد وجهي اللعين |
Christopher'ın dosyası ciddiydi ve bu itibarla çözülmesi gerekiyordu ama onu hayatı boyunca bir suçlama ile damgalamayı düşünmemiş olmam, doğru bir çözümdü. | TED | قضية كريستوفر كانت قضيه جاده ولابُد أن أكون حذر معها، ولكن لم أستطع أن أصفه بالمجرم لبقية حياته بالأمر الصحيح |
Ya kalbinin etrafında sıvı toplanması nedenini buluruz ya da hayatı boyunca elimde iğneyle peşinden koşarım. | Open Subtitles | لذا إما أن نكتشف ما سبب هذا أو أتتبعها لبقية حياتها بمحقن |
Bir kadının düğün günü hayatı boyunca hatırlayacağı bir gündür. | Open Subtitles | يوم زفاف المرآة شيءُ سَتَتذكّرُه لبقية حياتها. |
Eğer o kan hakiminse ki sanıyorum öyle,adam hayatı boyunca hapiste kalır. | Open Subtitles | اذا كان ذلك دم القاضية واعتقد انه هو سيسجن مدى الحياة |
Erkek Fatma olduğu için hayatı boyunca ne kadar acıya göğüs gereceğini biliyor musunuz? | TED | انها فقط لك على سبيل الاعارة لبعض الوقت من الصبيان. لكن هل تعلمون مقدار التعليقات التي سوف تتلقاها في حياتها |
Bu yavru fil hayatı boyunca, birçok kez bu zorlu yolculuğa çıkacak. | Open Subtitles | خلال حياته الطويلة سيقوم هذا الصغير بهذه الرحلة عدة مرات |
Kristen Richards' ın hayatı boyunca sabıkası yokmuş. | Open Subtitles | كريستين ريتشاردز كَانَ عِنْدَها سجل نظيف طيلة حياتها |
hayatı boyunca kimse ona şans vermemiş. | Open Subtitles | طوال حياته كلها لم يسبق لأحد أن منحه فرصه |
hayatı boyunca ne istedi ve ne oldu? | Open Subtitles | ما الذى أراده طول حياته أو الذى كان يريده؟ |
O oldukça iyi. hayatı boyunca bir gün bile hastalanmadı. | Open Subtitles | حسنا ان صحته ممتازه لم يمرض يوما فى حياته |
Sadece bir kaç hafta içinde bütün hayatı boyunca yiyeceğinden çok daha fazla tahıl demek oluyor. | TED | كمية من الحبوب في اسبوعين اكبر ممما قد تأكلها في حياتها كلها |
Sadık bir savaşçı esansı hayatı boyunca sakladı ve korudu. | Open Subtitles | المحارب المخلص الذى وقف ليدافع عن القلب بحياته |
Başka insanların hayatı boyunca tadamayacağı sevgiyle. | Open Subtitles | بالحب الأكثر بكثير مما يعرف الناس طوال حياتهم |
Demek hayatı boyunca arkamdan dolaplar çeviren adam bu. | Open Subtitles | إذن، هذا هو الرجل الذي أمضى حياته بأكملها في التخطيط ضدي |
Çoğu insanın hayatı boyunca yaşamadığı bir deneyim yaşadın. | Open Subtitles | لقد مررت بشيء لا يشهده معظم الناس في حياتهم |