Çok da genç. hayat dolu. Ona tapıyor olmalısınız. | Open Subtitles | وصغيرة جدا, مفعمة بالحياة لابد من أنك تعشقها |
Karın mutlu ve hayat dolu gözükecektir. | Open Subtitles | زوجتك تبدو سعيدة و مفعمة بالحياة |
Başkanımız, yani eşiniz, öyle hayat dolu biriydi ki. | Open Subtitles | رئيس مجلس إدارتنا، زوجكِ، كان شخصية حيوية جداً. |
Öyle tutku dolu ki! O kadar hayat dolu ki! | Open Subtitles | إنه ملئ بالعواطف إنه ملئ بالحياة |
Bakın, ben sizin gibi canlı, hayat dolu izleyiciler karşısında bu konu hakkında konuşmak konusunda düşündürücü fikirlere sahiptim. | TED | انظروا، كنت أعيد النظر، حقيقة، فيما هل يمكنني التكلم عن موضوع كهذا لجمهور حيوي وفي مثل نشاطكم. |
Resmi çok hoş, çok hayat dolu olmuş. | Open Subtitles | أنها تبدو جميلة جدا في هذه الصورة مليئة بالحياة |
hayat dolu birisi. | Open Subtitles | بل هو شخص مليء بالحيوية. |
Mükemmel bir adam, hayat dolu. | Open Subtitles | أنه شاب عظيم مليئ بالحياة |
Mutlu ve hayat dolu musun? | Open Subtitles | هل أنت سعيدة و مفعمة بالحياة ؟ |
Onu hiç böyle hayat dolu görmemiştim. | Open Subtitles | لم أراها أبداً مفعمة بالحياة مثل الآن. |
hayat dolu biri o. | Open Subtitles | إنها مفعمة بالحياة حقاً |
Önemsiz bir subay olduğumdan onunla pek işim olmazdı, fakat onun oldukça etkileyici, hayat dolu ve yürekli bir kız olduğunun farkındaydım. | Open Subtitles | وكواحد من صغار الظباط لم تربطني بها أي معرفة ولكني كنت مدركاً أنها الأجمل والأكثر حيوية ومرحاً دون الفتايات |
İki yıldan uzun zaman gemimde görev yapmış hayat dolu, yaşayan bir insandı. | Open Subtitles | لقد كانت حيوية .. شخصاً حياً على متن سفينتى لمدة سنتين |
Bir oğulla güzel ve hayat dolu annesi arasına girmek istemiyorum. | Open Subtitles | انظروا ، لا أريد أن أفرق بين الابن وأم جميلة و حيوية. |
Zeki, hayat dolu ve sanatsal yönü var. | Open Subtitles | أنه ذكي , ملئ بالحياة و مبدع للغاية |
Burası hayat dolu. | Open Subtitles | هذا المكان ملئ بالحياة |
Gördüğün gibi, her tür vurmalı sese hayat dolu bir tepki veriyor. | Open Subtitles | كما ترينها ، فهي تستجيب لأي صوت قرعي باهتزاز حيوي لوسطها |
hayat dolu! Tutku dolu! | Open Subtitles | إنها مليئة بالحياة إنها مليئة بالمشاعر |
Mükemmel bir adam, hayat dolu. | Open Subtitles | أنه شاب عظيم مليئ بالحياة |
Tekrar vahşi ve hayat dolu olması için risk altındaki daha çok yeri korumamız gerek. | TED | إلا أننا بحاجة إلى حماية مناطق أكثر معرضة للخطر، لكي تعود برية ومليئة بالحياة مجدداً. |
- Seni hayat dolu görmek beni mutlu ediyor. | Open Subtitles | قلبي يمتلىء بالفرح عندما أراك مفعماً بالحياة |
Sarah hâlden anlar. Bence hayat dolu bir insan. | Open Subtitles | سارة تتفهم ذلك إنها، مثل، الخبيرة بشؤن الحياة |