Kabul et Clark, kalbinin derinliklerinde Lex'in neler yapabileceğini hep biliyordun. | Open Subtitles | واجه الأمر كلارك بأعماقك لطالما عرفت مايقدر ليكس على فعله |
Peki, Paul hakkındaki gerçeği hep biliyordun, değil mi? | Open Subtitles | لطالما عرفت الحقيقة بشأن (بول) إذًا، صحيح؟ |
Bir gün, senden genç ve daha zeki birinin ortaya çıkabileceğini hep biliyordun. | Open Subtitles | كنت تعرف دائما أنه في يوم من الأيام سيأتي من هو أصغر منك و أذكى |
Ama umarım biliyorsundur, umarım hep biliyordun ne kadar çok sevildiğini. | Open Subtitles | أتمنى أن تعرف، على الرغم من أتمنى أن تعرف دائما كيف أحبك جدا |
Seni beraberimde aşağı çekeceğim. Bunu yapacağımı hep biliyordun. | Open Subtitles | سأسحبك معي للأسفل لطالما علمت بأنى سأفعل |
Ödeme yapmayı kestiğinde bunun olabileceğini hep biliyordun. | Open Subtitles | الآن, أنت تعرف دائماً بأن هذا يحدث مرةً عندما تتوقف عن السداد |
Ama umarım biliyorsundur, umarım hep biliyordun ne kadar çok sevildiğini. | Open Subtitles | أتمنى أن تعرف دائما كيف أحبك جدا |
Bu günün geleceğini hep biliyordun. | Open Subtitles | لطالما علمت أن هذا اليوم آتِ |
Zaten John'un günlerinin sayılı olduğunu hep biliyordun. | Open Subtitles | وأنت تعرف دائماً (جون) الأن في وقته الضائع |
hep biliyordun. | Open Subtitles | أنت كنت تعرف دائماً |