her bir kişi, bir bir mahkemenin önüne yaklaştı, şunu düşünmekten kendimi alamadım: Bu insanlar nasıl buraya geldi? | TED | بينما يقترب كل شخص واحدا تلو الآخر، أمام غرفة الجلسات، لم أستطع التوقف عن التفكير: كيف جاؤوا إلى هنا؟ |
Kovulan her bir kişi hakkında öğrenebildiğini öğrenir, sonra da anma töreni düzenler. | Open Subtitles | يجمع المعلومات عن كل شخص ثم يقيم نصب تذكاري |
Buradaki neredeyse her bir kişi, bir şey kaydetmiş gibi gözüküyor. | TED | يبدوا أن كل شخص هنا قد سجل شيئاً. |
Orada dinleyenler, orada dünyadakiler, artı buradaki insanlar, her bir kişi ilham verici. | TED | أنتم الذين تسمعونني، في كامل أنحاء العالم، إضافة للحاضرين هنا -- كل شخص يمكنه أن يؤثر على الآخرين. |
Eğer Somali'deki her öğrenci öğretmen olsa - yükseköğretimi bitiren her bir kişi öğretmen olursa - yeterince öğretmenimiz olmayacak. | TED | لو أصبح كل طالب في الصومال أستاذا-- لو أصبح كل شخص ينهي التعليم العالي أستاذا-- لن نحصل على عدد كافٍ منهم. |
Bu açıklıyor ki neden bu odadaki her bir kişi tamamen bir 'Apple' bilgisayar almaya razı. | TED | وهذا يفسر سبب أن كل شخص في هذه الغرفة مرتاحٌ تماما لشراء حاسوب من شركة " آبل ". |
"Tasarlanan modellerim gösteriyor ki, buradaki her bir kişi, Eureka'nın geleceğini güvence altına almak ya da onu olumsuzlaştırmak için büyük rol oynuyor." | Open Subtitles | أقترح أن يقوم كل شخص " " ... في هذه الغرفة بالقيام بدور أساسي... " " (لضمان مستقبل (يوريكا |