her ilkbahar ve sonbaharda, tam ekinoks zamanında, Güneş kralın tapınağının arkasından doğar, ve gölgesi mükemmel bir şekilde eşinin tapınağını kaplar. | TED | وفي كل ربيع وخريف ، بالضبط في الاعتدال، تشرق الشمس من خلف نصبه، وتغسل نصبها بظل نصبه بشكل رائع. |
Bunlar her ilkbahar cok sayida gelir ve fitoplanktonlarla beslenirler. | Open Subtitles | إنها تظهر كل ربيع بأعداد هائلة و تتغذى علي الفيتوبلانكتون المزدهر. |
her ilkbahar, kaleden 36 adam hayvan kürkleriyle yüklü nehir gemileriyle Hudson Körfezi'ne yolculuk ederlerdi. | Open Subtitles | وفى كل ربيع كان يسافر ستة وثلاثون رجلاً من رجال القلعه من خليج هدسون فى قوارب شحن محمله بجلود حيوانات |
Akbabalar her ilkbahar iki milyon şahinle bir araya gelip Güney Amerika'dan toplu halde hicret ediyor. | Open Subtitles | في كل ربيع ينضمون الى النسور السوداء و ما يزيد على مليونين من الصقور في نزوح جماعي من أمريكا الجنوبية |
Sen rahibe ile uzaktayken annenin kendisi senin için her ilkbahar ve sonbahar bunları yaptı. | Open Subtitles | فبينما كنتِ بعيدة رفقة الراهبة، أمك حاكت هذه الملابس بنفسها من أجلك، كل ربيع وخريف. |
her ilkbahar, dünyadaki güney fok balıklarının yarısı, Güney Georgia adasına döner. | Open Subtitles | كل ربيع ، يعود نصف عدد (فقمة الفيل) الجنوبية.. لجزيرة (جورجيا الجنوبية) |
Evet. her ilkbahar ve sonbaharda. | Open Subtitles | كل ربيع و كل خريف |
her ilkbahar aynı. | Open Subtitles | ذات الأمر كل ربيع. |
her ilkbahar, bazı özel gecelerde Kuzey Amerika'nın Atlantik sahili boyunca binlerce atnalı yengeci denizden çıkarak sahile yönelir. | Open Subtitles | كل ربيع, في بعض الليالي المميزة على شواطئ البحر الأطلنسي لأميريكا الشمالية ألاف من من المفصليات حدوية الشكل (هورسشو كراب )تخرج من البحر |