Saatte bir dolarlık bir işe heyecanlandılar. | Open Subtitles | إنهم متحمسين بشأن وظيفه تدفع دولار واحد للساعه |
Birleşik Devletler'e yeniden yerleşme onayı aldıklarını duyunca çok heyecanlandılar ve bu şansa nail olan o yüzde 0,1'lik kesimden biri oldular. | TED | كانوا متحمسين للغاية حينما علموا أنه تم قبولهم للذهاب للولايات المتحدة، مما يجعلهم ضمن نسبة 0.1 في المئة الذين يحصلون على تلك الفرصة. |
ve bunu üretenler çok heyecanlandılar | TED | وقد كان المنتجين متحمسين جداً |
Sizin de hayal edebileceğiniz gibi çok heyecanlandılar. | TED | وطبعاً يمكنكم أن تتصوروا مدى حماسهم جراء ذلك. |
Aslında değil ama öyle söyleyince nasıl da heyecanlandılar. | Open Subtitles | ليس حقاً، لكن أنظر إلى مدى حماسهم حين قلته |
Birkaç güne döneceklerini sanıyorlar. heyecanlandılar galiba. | Open Subtitles | وسيعودان خلال بضعة أيام، أظنّهما متحمسان للفكرة. |
Birkaç güne döneceklerini sanıyorlar. heyecanlandılar galiba. Onlara çok iyi bakacağız, söz veriyorum. | Open Subtitles | وسيعودان خلال بضعة أيام، أظنّهما متحمسان للفكرة. |
Çok heyecanlandılar. | Open Subtitles | لقد كانو متحمسين جداً |
Epey bir heyecanlandılar aslında. | Open Subtitles | حسنا، إنهم متحمسين بالواقع |
Katli-amirallere Amanda Cartwright'ın kızının, kız kardeşimin en yakın arkadaşı olduğunu söylediğimde çok heyecanlandılar. | Open Subtitles | باث ماتيشين) كانوا متحمسين) جداً عندما أخبرتهم أن أبنة (أماندا كارترايت) هي صديقة أختي المقربة |
Çok heyecanlandılar. | Open Subtitles | كانوا متحمسين |
Çok heyecanlandılar. | Open Subtitles | كانوا متحمسين |
- Nasıl da heyecanlandılar, gördün mü? | Open Subtitles | -هل رأيت مدى حماسهم ؟ |
Çok heyecanlandılar. | Open Subtitles | انهما متحمسان |