Ayrıca kısa hikâyelerinin birinde beni anlattığını da biliyorum. | Open Subtitles | واعلم أيضًا انه كان واحد من قصصك القصيرة |
Hem ben hem de çıktığım her çocuk hikâyelerinin hepsini biliyor. | Open Subtitles | أعرف كل قصصك وكذلك كل فتى أتى طالبًا وُدّي. |
Neden hikâyelerinin çoğu, kendisini astı diye bitiyor? | Open Subtitles | لماذا دائما العديد من قصصك تنتهي بـ "وبعد ذلك شنق نفسه"! |
Ama hikâyelerinin psikolojik bir gerçeği temsil ettiğine inanıyorum ve muhtemelen uzanabileceğimiz kadar yakındalar. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أن قصتهم تقدم الحقيقة من الجانب النفسي و هي ربما أفضل ما يمكن الحصول عليه |
Onların destansı hikâyelerinin birinci kısmı burada başlıyor... | Open Subtitles | الإصدار الأول من قصتهم .يبدأهنا. لأروع الترجمات |
İstiyorum ki eski günlerin hikayelerinin bir kaydını alsak çünkü.. | Open Subtitles | اريد تسجيل البعض من قصصكِ عن الماضي... لأنه... |
Benim için yemek genellikle sıkıcı savaş hikayelerinin anlatıldığı bir olaydır. | Open Subtitles | غالبا عشائى يكون مع مجموعه منا نتكلم عن قصص الحرب المملهِ. |
Ve bu inanış, bize öğretilen bu şey; kadın hikâyelerinin gerçekten önemli olduğuna inanmaya hazır olup olmadığımızı belirleyen budur. | TED | و هذا هو الاقتناع، الذي تعلمناه، أنني أعتقد أن هذا يحدد ما تم تهيئة الكثيرين للتصديق بأن قصص المرأة لها أهمية بالفعل. |
Savaş hikâyelerinin nesini seviyordum biliyor musun Sam? | Open Subtitles | أتعلم ماذا راقني بشأن قصصك الحربية، (سام)؟ |
hikâyelerinin birinde bunu kullanabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك أن تستخدم هذه في قصصك |
hikâyelerinin hepsini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ جميع قصصك. |
Eee, Bay Grant, sorun muhabirlerin kendi hikâyelerinin olması. | Open Subtitles | حسنا سيد المشكله ان الصحفيين لديهم قصتهم |
Adada kalanları korumak istiyorlardı. Bu yüzden yalan söylemeye razı oldular ve bu yalan göstermelik hikâyelerinin bir parçası oldu. | Open Subtitles | هم يريدون حماية جميع من على الجزيرة و لهذا كذبوا و هذه قصتهم لإخفاء الحقيقة |
Çünkü bu insanlar "Arka Pencere" gösteriminden sonra eve gittiklerinde ve gözlerini yandaki binaya diktiklerinde, kendileri hariç orada kimlerin olduğunu ve hikâyelerinin ne olduğunu merak etmek için gereken araçlara sahip olacaklar. | TED | لأنه عندما يعود هؤلاء الناس إلى منازلهم بعد عرض فيلم "النافذة الخلفية" ويرنون بأبصارهم إلى المبنى المجاور, سيكون لديهم أدوات ليتسائلوا عمّن يوجد هناك بعيداً عنهم وما هي قصتهم. |
Her bir ayrıntı onların hikâyelerinin bir bölümü. | Open Subtitles | كل التفاصيل هي جزء من قصتهم |
-Hikayelerini özledim, Robert. -Şimdi kendi hikayelerinin zamanı. | Open Subtitles | ـ سأفتقد لقصصك، يا (روبرت) ـ لديكِ قصصكِ الخاصة بكِ |
hikayelerinin anlatılmasını istemeyen bu toplumlara hiçbir zaman hikaye veya rakam olarak bakmadım. | TED | هؤلاء الناس الذين لا يريدون لقصصهم أن تنتشر، ولم يحدث أنني نظرت إليهم كمجرد قصص أو أرقام. |
Bu plan, iletişimcilerin maddi kaynakları en üst seviyede tutmasını, durumun herkes tarafından iyi bir şekilde anlaşılması için çalışmayı, başarı hikayelerinin aktarılmasını barındırıyor. | TED | فهي تتطلب متحدثين يساعدون على زيادة التمويل ويحافظون على وضوح الرؤية ولكي يتحدثوا عن قصص النجاح |
Yani, kadın hikâyelerinin gerçekten önemli olduğuna inanmıyorsak, o zaman kadın hakları da pek önemli değildir ve değişim de pek mümkün değildir. | TED | و ما لم نتهيأ للتصديق بأن حكايات المرأة ذات أهمية، بالتالي لا يكن لحقوق المرأة أهمية، و عندها لن يحدث تغيير أبدا. |