O bastırılmış hisler daha sonra Gölge Adam'a dönüştü ve babam kontrolden çıktı. Sonuç olarak taşkınlığını bana gösterdi. | TED | هذه المشاعر التي جرى قمعُها أصبحت رجل ظلٍ فيما بعد، وأصبح خارجًا عن السيطرة، أخيرًا أطلق تيار مكبوتاته عليّ. |
Evet. Hislere sahip olmak zorundasınız. hisler insan tecrübelerinin merkezi gibidir. | Open Subtitles | يجب ان يكون الشخص عنده مشاعر المشاعر هى قلب التجارب البشريه |
Kızın bozulmasıyla yüzleşince tüm duygu ve hisler yok olur. | Open Subtitles | في وجه الفتاة المشوهـة . تدفق المشاعر و العواطف توقفت |
Birilerine karşı hisler besleyip yine de iyi bir ajan olabilirsin. | Open Subtitles | أتعرفين لازال بإمكانك أن تحملي مشاعر لشخص ما وستظلين جاسوسة جيدة |
O hisler, o hissettiğim duygular, işte onlar mimarlığın gücü, çünkü mimarlık matematik ve bölgeleme ile ilgili değil, işgal ettiğimiz yerlere karşı hissettiğimiz hassas, duygusal bağlantılarla ilgili. | TED | ذلك الشعور، تلك الأحاسيس التي أحسها، تلك هي قوة الهندسة المعمارية، لأن الهندسة المعمارية ليست رياضيات وتقسيما. بل هي تلك التقاطعات الحسية المشحونة التي نحسها في الأماكن التي نشغلها. |
Birini vurduktan sonraki hisler, korku ve pişmanlık, burda bize karşı. | Open Subtitles | المشاعر الطبيعية للذنب والندم بعد إطلاق النار صعد بالشعور بإننا ضدهم |
Sonra da eski, önemsiz hisler sinsice sokulup, beni gafil avladı. | Open Subtitles | وقبل أن أتدارك , كل تلك المشاعر القديمة استحوذت عليّ وأعمتني |
Ama iyi haber su ki, kötü hisler, iyi eylemlere dönüstürülebilir. | Open Subtitles | لكن الأخبار الجيدة هي أن المشاعر السيئة يُمكن تحويلها لتصرفات جيدة |
Fakat hisler akıcıdır, tanımlanacak kadar katı değildir. | TED | لكن المشاعر مائعة، ليست أرضية صلبة لتعريف الحب. |
Romantik hisler hakkında kendiliğinden ve ifade edilemeyen, kalpten gelen şeylermiş gibi düşünmekten hoşlanırız. | TED | يحلو لنا أن نفكر في المشاعر الرومانسية على أنها عفوية وأمور غير قابلة للتفسير، تنبع من القلب. |
Sonra şartlar değişir, ve hüzünlü hisler kaybolur. | TED | بعد ذلك تتغيرالظروف وتلك المشاعر الحزينة تختفي. |
Dünyanın her yerinde pek çoğumuzun tecrübe ettiği bu biriken hisler toplu bir travma gibi. | TED | تراكم المشاعر هذا الذي يختبره العديد منا حول العالم، يعدّ صدمة نفسية جماعية. |
Ne kadar zorlayıcı hisler de olsa da o bu hislere kibarlık ve şefkatle yüzünü döndü. | TED | بغَض النظر عن كَمِّ المشاعر الصعبة التي كانت موجودة، كان يتعامل معها برفقٍ ورحمةٍ، |
Ne de nişanımızı bozduğu için ona romantik hisler besliyorum. | Open Subtitles | ولم أكِنّ أي مشاعر تِجاهة مُطلقًا مُنذ أن فسخَ خِطبتنا |
Ama iyi hislerin yüzeye çıkmasını sağladı, düşkünlük hissiyatı ve daha az asil hisler çok da görünürde değildi. | TED | ولكننى احسست وكأن مشاعر الخير لدى قد ازدادت والمشاعر المترسخة في ذاتي ومشاعر الأنانية اختفت |
Onun Bayan Wright'a garip hisler beslediğini söylemiş | Open Subtitles | قالت بأن لديها مشاعر غريبة تجاه آنسة رايت |
Daha önce sıcak hisler beslediğim biriyle yapmamış olduğum için çok mutluyum. | Open Subtitles | أتعلمين، أنا في غاية السعادة لأنني لم أفعلها مع شخص أُكن له مشاعر فاترة |
Ama suan deneyim ettigim fiziksel hisler aslinda daha cok temel zihin-vucut mekanizmasinin sonucudur. | TED | لكن الأحاسيس الجسدية التى أشهدها الآن هى فى الحقيقة نتيجة كبيرة للطريقة الأساسية لعمل الجسم والعقل |
Basit ve ilkel bir dünyada, bir modele o kadar da ihtiyaç yoktur. Çünkü hisler gerçekliğe yakındır. | TED | في عالم بدائي و بسيط، لا يوجد حقا سبب لنموذج. لأن الإحساس يقارب الحقيقة. |
Böyle hisler beslediğin birine bunu anlatmazsan yaşayacağın pişmanlık çok daha büyük olur. | Open Subtitles | عدم إخبارك شخص بشعور كهذا، والعيش مع الندم، هو أمرٌ أسوأ بكثير. |
Kazanacağın yeni güçler, keskinleşmiş hisler ustalaşman gereken onca şey. | Open Subtitles | القوة الجديدة التي ستكون عليها الحواس هي الأكثر تقدما سوف تحتاج تتعلم كل هذه الأمور |
Öfke, kin, asabiyet gibi hisler daha fazla zeka arzusu uğruna yok sayıldı. | Open Subtitles | أحاسيس مثل، الغضب، الطمع، العدوان، تمّ التخلّي عنها في السعي إلى المنطق. |
Senin için gerçek hisler beslediği konusunda tartışmaya çalışmayacaksın, öyle değil mi? | Open Subtitles | لن تحاولي أن تجادلي بأنه يملك مشاعراً حقيقية إتجاهك أليس كذلك ؟ |
Acı gerçek. hisler gerçek. | Open Subtitles | الألم حقيقيّ، والشعور حقيقيّ. |
- En son baktığımda hisler sayılmıyordu. | Open Subtitles | في آخر مرة تحققت من هذا فحدث كان مصيبًا |
Durumları hatırlıyorsun ama hisler, duygular, kavrayışından çıkıyorlar. | Open Subtitles | انها شخصية كرتونية تتذكر الظروف لكن الاحاسيس المشاعر |