Onları oraya tıkan köstebeğin yeni iş ortağım olduğunu duysalar sence nasıl hissederler? | Open Subtitles | باعتقادك كيف سيشعرون عندما يسمعونك، أنت الخائن الذي سلمهم، أنك كنت شريكي الجديد في العمل؟ |
- Güney'i uyarayım, yoksa pusuya düştüklerini hissederler. | Open Subtitles | - دعيني انذر الجنوب - والا سيشعرون انهم مغرر بهم |
Bazen bizim göremediğimiz ve hissedemediğimiz şeyleri görür ve hissederler. | Open Subtitles | أحياناً يرون أشياءً لا نراها ويشعرون بأشياء لا نشعر بها |
Kutsal ailenin yaşadığı zor günler adına kendilerini bundan sorumlu hissederler. | Open Subtitles | يفكّـرون بالأوقـات العصيبـة التي مرّت ! بها العائلة المقدّسة ويشعرون بالذنب |
O kadar çok eğlenirler ki, tekrar çocuk gibi hissederler. | Open Subtitles | لقد حضوا سوياً بمرح كثير لدرجة شعروا بأنهم أطفالاً مجدداً |
Kalplerinin derinliklerinde her ne olursa olsun onlara yardım edecek biri olacağını hissederler. | Open Subtitles | و فى الاعماق يشعرون بذلك ومهما حدث سيكون هناك شخص ما هناك لمساعدتهم |
Eğer onlara saygı göstermezsen sana vurmak için, kendilerini zorunlu hissederler. | Open Subtitles | إذا أنت لم تَحترمُ ذلك، يَشْعرونَ بالاطرار لضَرْبك. وليس امر شخصي |
Eve elin boş dönersen ne hissederler sence? | Open Subtitles | كيف سيشعرون إذا عدتي خاوية اليدين |
Belki yatak odasında kendilerini daha iyi hissederler, Al. | Open Subtitles | ربما سيشعرون بالتحسن في غرفة النوم يا (آل) |
Kendilerini sorumlu hissederler. | Open Subtitles | سيشعرون بالمسؤولية |
Koşumlarımız yüzünden varlığımızı hissederler. | Open Subtitles | سيشعرون بوجودنا بسبب اللجام |
Bizim seçtiğimiz bir bankaya iki hafta içinde 10 milyon koyarsın yoksa Şeyh belki bundan fazla etkilenmez ama Florida'daki dostlarımız kendilerine saygısızlık edilmiş gibi hissederler. | Open Subtitles | إذا وضعت 10 ملايين في المصرف حقاً خلال هذه الأسبوعين، ليس "الشيخ" لوحد يشعر بعدم الإحترام. و إنما أصدقئنا في "فلوريدا" سيشعرون بذلك كثيراً و كذلك أنا. |
Kullimon ile ben inersek hissederler. | Open Subtitles | سيشعرون بوجود (كولمين) بِألجِوار |
Tanıkların aklı bulanır, kötü hissederler. | Open Subtitles | الشهود يغشى عليهم الأمر مع الوقت. ويشعرون بالأسى لما حدث. |
Diğerleri yapabildiği için ne yapacaklarını bilemezler ve beceremedikleri için kendilerini başarısız hissederler. | Open Subtitles | ولأن الأخرين يستطيعون القيام به، يشعرون بالارتباك، ويشعرون بالاخفاق الكامل لأنهم لا يستطيعون ذلك. |
Korunmasız hissederler, herkes onları görür. | Open Subtitles | ويشعرون تتعرض لذلك، يمكن للجميع رؤيتها. |
Yüz cerrahisi olduklarında, hayatları değişmiş gibi hissederler, çünkü diğer insanlar onları daha iyi insanlar olarak algılamaktadır. | TED | عندما اجريت لهم الجراحة، شعروا بتغيير في حياتهم، لأن بقية الناس أعتبرتهم أشخاصاً أفضل. |
Bir saniye için kendilerini güzensiz hissederler ve bir iki saat için güçlü hissetmeye ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | إذا شعروا بعدم الأمان لثانية واحدة عندها يحتاجون أن يذهبوا للساعتين ليشعروا بقوتهم |
İhanete uğramış hissederler ise size karşı ayaklanabilirler. | Open Subtitles | إذا شعروا بالخيانة ، يمكن أن يتحدوا ضدك. |
İşte orada kendilerini güvende hissederler, korkulan bir lidermiş gibi. | Open Subtitles | الآن, يشعرون بالآمان هناك أنه لهم هيبة, مثل كلب ألفا |
Aslında, daha önce hiç sahip olmadıkları bir şeyi, kazandıklarını hissederler, yüzleri şimdi kişiliklerini yansıtmaktadır. | TED | يشعرون بانهم حقيقة جنوا ما لم يجنوه من قبل، وذلك ان وجوههم اصبحت تعكس شخصياتهم. |
Kendilerini en çok orada rahat hissederler. | Open Subtitles | هو حيث يَشْعرونَ أكثر المريحِ. |